KJK, soykırımın tanıması ve özerkliğin kabul edilmesini istedi

0
200

KJK Koordinasyonu, Şengal’de 2014’te gerçekleşen soykırım saldırılarının yedinci yıldönümünde, bir dizi talepte bulundu. KJK, soykırımın tanıması ve özerkliğin kabul edilmesini istedi.

“ 3 Ağustos Êzidî toplumumuza dönük fermanın sekizinci yılına girerken, ilk günkü gibi acısını, öfkesini ve intikamını iliklerimize kadar yaşayarak unutmayacağımızı belirtirken; bu katliamı yapanları ve sorumluluğu olanları kınıyor; Mücadelemizde hesap sormaya devam edeceğimizin sözünü bir kez daha belirtiyoruz.

  Ferman şehitlerini, yine bu fermana karşı direnişi örgütleyen, direnen tüm Şengal direniş şehitlerini saygıyla anıyor. Anılarının özgür, özerk Şengal’de yaşatılacağına inanıyoruz.

DAİŞ vahşetinin en fazla mağduru olan kadınlardı. Binlerce Êzidî kadını bu vahşi ve karanlık faşizmin her türlü uygulamasına maruz kaldı. Tüm toplumlarda olduğu gibi özellikle Êzda toplumumuzda da kadınlar kültür taşıyıcı ve yapıcılardır. Onun için de Êzidî toplumumuz kadınla vurulmak, kadınla yok edilmek istendi. Ancak Kadınla vurulmak istenen toplumun kadınları öz savunma başta olmak üzere yaşamın tüm alanlarında örgütlenerek büyük kazandıkları da gerçekti.  Bu süreçte Örgütlenerek özgürleşen kadının, özgürleşerek kazanan toplum olduğunu en fazla da Êzidî toplumumuzun gerçekliğinde görüyor ve yaşıyoruz.

Şengal’de Êzidî kadının fermandan sonra bu kadar hızlı örgütlenme ve iradeleşmelerinde yaşadıklarının tabi ki büyük etkisi vardı. Ancak yaşanmışlıkların kendi başına özgürlük için yetmediğini de kadınlar olarak deneyimlerimizden ve tarihimizden biliyoruz. Êzidî kadınları fermanla birlikte Özgürlük Hareketinin APO’cu kadın militanlarını tanıdılar, bu militanların deneyimlerinden, yol göstericiliğinde kendilerini örgütleyerek, savunarak güçlendiler, özgürlüğe yol aldılar. Diğer yandan yanı başlarında gelişen kadın öncülüğündeki Rojava devriminde kadının nasıl güçlendiğini iradeleştiğini görmüş, kendileri için gerekli sonuçlar çıkararak, ilham almışlardı. Böyle bir bilinçlenme ve iradeleşme sonucunda Êzidî kadınları kendilerini örgütlediler. Êzidî kadınları yaşanmışlıklarını, acılarını nasıl örgütlenmeye, iradeleşmeye ve direnişe çevireceklerini öğrendiler. Bugün Êzidî kadınlarının kendi özerk örgütlülüğü kadar, yaşamın tüm alanlarında, Şengal’deki tüm kurum ve meclislerde önemli bir temsil düzeyini görüyoruz.

Bu ferman yıldönümü vesilesiyle bir kez daha belirtmek istiyoruz:

-Büyük bir direniş ve bedel sonucunda Êzidî kadınları, toplumu öz örgütlülüğünü, yönetimini geliştirmişlerdir. Bu fermanda sorumluluğu olan güçlerin hesap vermeleri gerekirken, yine eskisi gibi Êzidî toplumunun iradesini tanımayan, örgütlülüğünü ve özyönetimini kabul etmeyen; bu toplum üzerinde yeniden egemenliklerini tesis etmek isteyen güçler 9 Ekim anlaşmasıyla kendilerini Êzidî toplumuna dayatmalarının kabul edilmesi mümkün değil. Êzidî toplumumuz fermanda sorumluluğu olan bu güçlerin 9 Ekim anlaşmasını haklı olarak ‘fermanın devamı’ olarak değerlendirdi ve karşısında durdu. Êzidî toplumumuz, öz savunması, örgütlenmesi temelinde öz yönetimine kavuşmuş olup; eski Êzidîler olmayacakları ve bu güçlere baş eğmeyecekleri açıktır. Uluslararası kurumlar, demokratik güçler en azında bu defa Êzidî toplumu yalnız bırakmayıp Êzidîlerin iradelerinin dışındaki bu dayatmalara karşı durmalı, Êzidîleri desteklemelidirler.

-3 Ağustos 2014 gibi bir vahşeti ve katliamı yaşayan Êzidî toplumuza ve kadınlara karşı insanlık olarak sorumluluklarımız ve görevlerimiz var. Bazı Avrupa ülkelerinin bu vahşeti jenosit olarak kabul etmeleri önemli olmakla birlikte yetmemektedir. Onlarca Jenosit yaşamış bu toplumun yeni jenositlere uğramamaları için; öz savunmalarını, iradelerini genel olarak öz yönetimlerini kabul etmeleri, desteklemeleri gerekmektedir.

-Uluslararası toplum ve kurumlar Êzidî toplumunun özerkliğini kabul etmeli ve desteklemelidirler.

-3 Ağustos günü Êzidîlere dönük jenosit olarak kabul edilmelidir.

-Başta kadın hareketleri ve örgütleri olmak üzere tüm demokratik ve ilerici güçlerin Êzidî kadın esirlerinin kurtulması kadar, yaralarını kendi toplumu ve topraklarında sarmalarına destek sunmaları

-Yine Êzidî toplumumuz başta Güney kamplarında olmak üzere, dünyanın birçok yerine dağılmışlardır. Kendi topraklarına, Şengal’e dönerek, düşmanlarının Şengali Êzidîsizleştirme hesaplarını boşa çıkarmaları kendi öz sistemlerinde yer almaları gerekmektedir.

-Özelikle Êzidî kadınları bin yıllardır Êzda inanç ve felsefesini, kültürünü bugüne nasıl taşıyıp yaşattılarsa, bundan sonrada bu değerlerini yaşatmak için kendi öz örgütlenmelerini, inşa çalışmalarını daha fazla özgürlük temelinde geliştirmeleri, derinleştirmeleri gerekmektedir.”