Kemal SÖBE
Türkiye’de yayın yapan ” Yeni dünya için ÇAĞRI ” adlı siyasi bir dergi, Rojava devrimini, emperyalizmle uzlaştığını, onun ayakları olmaya doğru gittiğini iddia ediyor. Rojava’da geçici bir taktik birlikteliği, emperyalizme uzlaşma olarak yorumluyorlar. Yani sol-sosyalist bir kesim, Rojava’da Kürtlerin mücadelesini ve Rojava devrimini, emperyalizmle uzlaşma olarak görüyor. Rojava’da Kürtlerin binlerce-on binlerce şehidin kanıyla kazandıkları özgürlük mücadelesini, emperyalizmin başarısı olarak görüyorlar. Bu sözde sosyalist çevreler, Kürtlerin ulusal mücadelelerini sürekli, emperyalizmle uzlaşma ve benzeri şekilde değerlendiriyorlar. Çin ve Vietnam mücadeleleri de ulusal kurtuluş mücadeleleriydiler. Ama bu çevreler, Çin ve Vietnam ulusal mücadelelerini ağızlarından hiç düşürmüyorlar ve gerilla savaşında bu mücadeleleri kendilerine örnek alıyorlar.
Filistin elli yıldır emperyalizmin kucağında olduğu halde, her gün Filistin’deler. Bu çevrelere göre, Rojava devrimi, Arap baharıyla oluşan bir otorite boşluğu sonucu oluşmuş. Kürt Özgürlük Hareketi’nin kırk yıldır bütün Kürdistan parçalarında Kürt halkını örgütlediğini ve mücadeleye hazırladığını unutuyorlar. Bunlara göre, emperyalizm Kürtlere bir devrim bahşetmiş. Dünyadaki bütün ulusal mücadeleleri sosyalist olarak gören SOL kesimler, Kürtlerin ulusal mücadelelerine gelince, direksiyon çeviriyorlar. Rojava’da Kürtlerin, emperyalizmden destek aldıklarını söyleyen bazı SOL çevreler, 2. dünya savaşında, Sovyetlerin Amerika ve İngiltere’yle, Nazi Almanya’sına karşı müttefik olmalarını ve savaşın sonuna kadar birlikte olmalarını nasıl değerlendiriyorlar acaba? Sosyalist Sovyetlerin, Amerika ve İngiltere’yle savaş süresince müttefik olmasını emperyalizmle uzlaşma olarak mı görüyorlar?
Sovyetler, 2. dünya savaşını emperyalizmin desteğiyle mi kazandılar ya da Sovyetler bu savaşta hiç bedel vermediler mi? Bu çevrelere bu soruyu sorduğumuzda, cevap veremiyorlar. Sovyetler nasılki geçici bir süreyle müttefik oldularsa, Kürtlerde geçici bir süreyle ortak düşmana karşı müttefik oldular. Ülkeler ülkelerle, örgütler örgütlerle, örgütler devletlerle gerektiğinde taktik gereği bir süreliğine müttefik olabilirler. Kürtler onlarca yıldır verdikleri mücadelenin başarısının artık arefesindeler. Bunu gören Batı ülkeleri, Kürtlerle ilişki kurmak isteyebilirler, Kürtleri kendi çizgilerine çekmek isteyebilirler, Kürtlerle ilgilenmek isteyebilirler. Bütün bunları, Kürtlerle emperyalizmin işbirlikçiliği olarak görmek, Kürtlerle emperyalizmin uzlaşması olarak görmek, ahlaksızlığın daniskasıdır. Kürt Özgürlük Hakereketi Önderliği, kırk yıldır, Türkiye Devrimci Güçlerine, gelin bizimle birlik olun, size her türlü imkan ve desteği verelim, bizimle beraber mücadele edin, Türkiye ve Kürdistan devrimini beraber yapalım diye çağrıda bulunuyor ama maalesef bir karşılık bulamadı, bulamıyor.
Türkiye’de devrim yapabilecek bir sosyalist güç var mı? Türkiye’de sosyalist bir güç, Kürtlere, biz sosyalist bir mücadele veriyoruz ve sizinle beraber hareket edelim dediler de, Kürtler kabul etmediler mi? Kürtler yıllardır Türkiye sol çevrelere, birlikte mücadele edelim diyorlar ama bu çevrelerin akılları Çin’de, Vietnam’da, Küba’da ve Filistin’dedir. Bu çevrelerin yolları bir türlü Kürdistan’a düşmüyor. Bu çevreler, Rojava devrimi, devrimin merkezi değildir diyorlar. Dünyada devrimin merkezi diye bir yer olmaz. Nerede bir devrim mücadelesi varsa, orası devrimin merkezidir. Devrimin merkezi hem her yerdir hem de hiçbir yer değildir. Rojava direnişinde, ezilen dünyanın kalbi atıyordu, bizim sözde sosyalistlerin kalbi de hala Çin ve Vietnem’da. Sanki Türkiye’de, sosyalist bir devrimi yapabilecek bir güç var ve bu güç, yakında devrim yapacak da, Kürtler de bu sosyalist güçle müttefik olmuyorlar, birlik olmuyorlar ve emperyalizmle birlik olmak istiyorlarmış gibi konuşuyorlar. Kürtler, emperyalizmle niye uzlaşsınlar?
Rojava’da Kürtlerin, emperyalizmle uzlaşmalarında ne gibi bir çıkarları olacak? Güney’deki KDP-Barzanilerin, emperyalizmin-global sermayenin, Kürdisan’daki uzantıları olduğunu biliyoruz. Ama PKK’yi ve Rojava devrimcilerini, kalkıp da emperyalizmle uzlaşıyorlar şeklinde değerlendirmek, devrimden hiçbir şey anlamamak demektir. Kürtler, emperyalizmle uzlaşsalardı, Kürdistan çoktan kurulmuştu. Kürtler, emperyalizmle uzlaşmadıkları için Kürt Halk Önderi, hala İmralı kayalıklarında tecrit altında tutuluyor. Kürt Özgürlük Hareketi ve Rojava devrimi, sınıfsal bir halk hareketi ve devrimdir. Öyle olmasaydı, PKK, emperyalist ülkeler tarafından ”terörist ”olarak görülmezdi. Bu sözde sosyalist çevrelere göre, Rojava devrimi, dünya proleter devrime katkı sunmuyormuş. Allah aşkına, dünyanın neresinde proleter bir devrim var da, Rojava devrimi katkı sunmuyor?
Kürtler acilen kimliksel var oluş mücadelesi veriyorlar. Kürtlerin öncelikli hedefleri, ulus olarak kendilerini dünya insanlık ailesi içinde var etmeleridir. Kürtler bununla beraber komünal mücadeleyi de örgütlüyorlar. Kürtler, devlete ve hiyerarşiye fazla bulaşmadıkları için, komünal yaşamın alt yapısını rahatça oluşturabilirler. Halkın ekonomisini çeşitli kooperatiflerle kurmak bunun ıspatı oluyor. Kürtlerin, müttefik olmak istedikleri kesimler, aslında Türkiye devrimci kesimlerdir. Ama Türkiye’de, kendilerine bile hayrı olmayan bazı küçük sol kesimler dışında, devrim yapabilecek bir güç yok. Devrimin bütün yükü Kürtlerin omuzlarında. Buna rağmen, bazı sözde sosyalistler, Kürtlerin mücadelesini beğenmiyorlar, emperyalizmle müttefik olma olarak görüyorlar. PKK, devrimci mücadelede birlik olma konusunda, Türkiye’deki bütün sol örgüt ve partilere yıllardır çağrıda bulunuyor.
Bu çağrı, PKK’nin ve Kürtlerin enternasyonal olduğunun kanıtı değil mi? Mademki siz, Kürtlerin toplumsal mücadelesini sosyalizm mücadelesi olarak görmüyorsunuz, pekala siz sosyalist bir mücadeleyi büyütünde, geliştirin de, Kürtleri de buna ikna edin. Kürtler, sizin sosyalist mücadeleniz varken, gidipte ta okyanus ötesindeki Amerika’yla mı birlik olacaklar? Biraz akıllı olun. Masa başı devrimciliğe gelince, mangalda kül bırakmıyorsunuz. İş pratiğe gelince, kapitalist sistemde en basit bir burjuva demokrasisini ya da İsviçre standartlarında bir demokrasiyi bile getirebilecek güçte değilsiniz. Kürtlerin ulusal mücadelesi en azından sosyalizmin alt yapısını hazırlama mücadelesidir. Kürtler sadece Türkiye için değil, Ortadoğu için, çok muazzam devrim imkanları ortaya çıkarmış durumdalar. Türkiye’de, PKK’nin mücadelesinin çeyreğini bile yürütebilen bir örgüt-parti olsaydı, yıllar önce, Türkiye’de devrim olmuştu ve Kürdistan özgür olmuştu.
Türkiye’de kendilerine sosyalist diyenlerin bilmeleri gereken, PKK’nin sınıfsal önderlikli bir halk hareketi olduğunu bilmeleridir. Son yıllarda Türkiye’de yasal zeminde sosyalist ve komünist partiler kurulabiliyorsa bu, PKK’nin vermiş olduğu mücadelenin sayesindedir. PKK olmasın, Türkiye’de sol kesimleri bir kaşık suda boğarlar. PKK’nin ve Kürtlerin mücadelesinin sayesinde rahat nefes alıyorlar ama buna rağmen mücadeleyi bir türlü geliştiremiyorlar. Kısır döngüde dolaştıkları halde, Kürtlerin mücadelesini beğenmiyorlar. Ama rüyalarında hala Çin’deler, Vietnam’dalar, Filistin’deler. Kürdistan’a yollarının ne zaman düşeceklerini bilmiyoruz. Yarın öbür gün, Türkiye’de demokratik bir değişim, devrim gerçekleştiğinde, bu devrimi-değişimi biz yaptık, Kürtler yapmadı diyecekler. Masa başında dünyanın her yerinde devrim yapıyorlar ama pratiği olmayan teorinin ölü teori olduğunu bilmiyorlar. Türkiye’deki sol-sosyalist çevrelerin, sorunu, az iş yapıp, çok konuşmalarıdır. PKK ise, gerektiği kadar konuşur ve konuştuklarını da mutlaka uygular. İşte PKK’yi devrimci bir güç yapan da bu özelliğidir…