Hoş, Endamlı Süvari -KOBANÊ-

0
266

Tut gizemin en kuytu köşesinden.

Güneş bir daha yüzünü dönsün diye.

Zulmetli sinsi gülüşlere,

kıyıya vurup ta ölümü bekleyen kumlara,

Bir çentik de sen atmış ol.

Ahlaksızın viskisine aldırış etme,

Bereket ananın pınarlarından

Ninnisiyle uyuyan bebeğe

Heybende oyunu

Heybende yağmuru getir.

Getir

ve sevdanın en cansız yerinden,

Düzenbazın ellerinde

Çözülen şu sökükleri,

Yırtık-pırtıkları

Ah, ellerindeki o hamaratlıkla

Ustaca ör, nakışla!

Adımla, yürü ve koş.

Kaygan zeminlerin cam kırıklarında,

Düşmek!

Senin gibi bir yiğidin mi alın yazısı/bu ödlek kelime?

Oh, hayır!…

Güneşi doğurtan sen değil misin?

Ve doğurtan ateşi,

Ve umudu,

Ve de çağlayanları deryalara akıtan?

O devrimin coşkusunu,

Bir daha gülmenin arzusunu,

Kaybetmenin korkusunu,

Var eden sen değil misin!

Kalk ve yürü

Yeniden çivile tarihi!

Hava’ya yakılan türküler,

Zîn’e serpilen şarkılar

Ağıda dönüşmesin dilimizde bu defa

Ademin o meşhur yasak ısrığında.

Raksın ta başında, başında

Kamçıla hedefini zılgıtlarınla

Narayla

Ve de sevdayla

Ve atıl ölümün üzerine!

O hoş, endamlı süvariyi

Görsün ve duysun tüm dünya!

Ey Kobanê!

Ey sevgili!

Pişman et demeyeceğim sana

Vur, kır, yok et tarihten

Sana uzanan şu bedbaht elleri.

Depremzedelerin iniltisi kadar yaman,

Ve de namludaki bir kurşun kadar öldürücü öfkenle.

Ve sersem bir çığlıkta,

Nefes nefese boğulurcasına,

Dönmeden bir kez bile arkalarına,

bırak gitsinler,

Ayak izleri bu topraklara yabancı olanlar!

O zaman kanat çırparım işte ben,

Kavga diye ta doruklara

Masumların inatçı tebessümünde

Ve erişirim aşkın görkemli zirvelerine.

O zaman işte o zaman

Kara bir duman gibi dağılsın isterim

Eli kılıçlı katil suratlılar,

O vakit korkuya kapılsın,

Şevki yarıda kalanlar.

İsterim ki

Azrail gibi sinsice,

Zalimlik ve çaresizlikten başka

Bir kerameti olmayanlar

Sığınacak ve ağlayacak kimselerden yoksun

Şu zavallılar

Ölüm püskürmesin artık ezilenin omuzuna.

Kobanê!

Efsunlu bir dokunuş, sihirli bir esinti misali,

O çok sevilen ilk göz ağrılarına,

O çok kıymetlilere

Nicelerine, nicelerine analık ettin sen.

Per perişan ederken akbabaları,

Şahinlere cömertce adaklar sundun.

Kursağında kaldı ya

İşte sonunda

Nice ağa

paşa

ve beyin

som altından tahtına kurulma arzusu.

Kobanê!

Yeniden doğan şirin yurt!

Toprağın bin bedel

Toprağında o çok kıymetlilerin kanıyla,

Ve geleceğe el sallayan düşlerle

Yeni yeni fidanlar yeşertmekte artık

Kutsallık ve bereketler ocağı

Yeni dünyanın anası ey Kobanê!

Judi Juli Avaşin