Tut gizemin en kuytu köşesinden.
Güneş bir daha yüzünü dönsün diye.
Zulmetli sinsi gülüşlere,
kıyıya vurup ta ölümü bekleyen kumlara,
Bir çentik de sen atmış ol.
Ahlaksızın viskisine aldırış etme,
Bereket ananın pınarlarından
Ninnisiyle uyuyan bebeğe
Heybende oyunu
Heybende yağmuru getir.
Getir
ve sevdanın en cansız yerinden,
Düzenbazın ellerinde
Çözülen şu sökükleri,
Yırtık-pırtıkları
Ah, ellerindeki o hamaratlıkla
Ustaca ör, nakışla!
Adımla, yürü ve koş.
Kaygan zeminlerin cam kırıklarında,
Düşmek!
Senin gibi bir yiğidin mi alın yazısı/bu ödlek kelime?
Oh, hayır!…
Güneşi doğurtan sen değil misin?
Ve doğurtan ateşi,
Ve umudu,
Ve de çağlayanları deryalara akıtan?
O devrimin coşkusunu,
Bir daha gülmenin arzusunu,
Kaybetmenin korkusunu,
Var eden sen değil misin!
Kalk ve yürü
Yeniden çivile tarihi!
Hava’ya yakılan türküler,
Zîn’e serpilen şarkılar
Ağıda dönüşmesin dilimizde bu defa
Ademin o meşhur yasak ısrığında.
Raksın ta başında, başında
Kamçıla hedefini zılgıtlarınla
Narayla
Ve de sevdayla
Ve atıl ölümün üzerine!
O hoş, endamlı süvariyi
Görsün ve duysun tüm dünya!
Ey Kobanê!
Ey sevgili!
Pişman et demeyeceğim sana
Vur, kır, yok et tarihten
Sana uzanan şu bedbaht elleri.
Depremzedelerin iniltisi kadar yaman,
Ve de namludaki bir kurşun kadar öldürücü öfkenle.
Ve sersem bir çığlıkta,
Nefes nefese boğulurcasına,
Dönmeden bir kez bile arkalarına,
bırak gitsinler,
Ayak izleri bu topraklara yabancı olanlar!
O zaman kanat çırparım işte ben,
Kavga diye ta doruklara
Masumların inatçı tebessümünde
Ve erişirim aşkın görkemli zirvelerine.
O zaman işte o zaman
Kara bir duman gibi dağılsın isterim
Eli kılıçlı katil suratlılar,
O vakit korkuya kapılsın,
Şevki yarıda kalanlar.
İsterim ki
Azrail gibi sinsice,
Zalimlik ve çaresizlikten başka
Bir kerameti olmayanlar
Sığınacak ve ağlayacak kimselerden yoksun
Şu zavallılar
Ölüm püskürmesin artık ezilenin omuzuna.
Kobanê!
Efsunlu bir dokunuş, sihirli bir esinti misali,
O çok sevilen ilk göz ağrılarına,
O çok kıymetlilere
Nicelerine, nicelerine analık ettin sen.
Per perişan ederken akbabaları,
Şahinlere cömertce adaklar sundun.
Kursağında kaldı ya
İşte sonunda
Nice ağa
paşa
ve beyin
som altından tahtına kurulma arzusu.
Kobanê!
Yeniden doğan şirin yurt!
Toprağın bin bedel
Toprağında o çok kıymetlilerin kanıyla,
Ve geleceğe el sallayan düşlerle
Yeni yeni fidanlar yeşertmekte artık
Kutsallık ve bereketler ocağı
Yeni dünyanın anası ey Kobanê!
Judi Juli Avaşin