Mustafa Karasu: Demokratikleşmeden ekonomi düzelmez

0
287

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu ekonomik krize de dikkat çekerek krizin aşılması için tek yolun demokratikleşme olduğunu söyledi: “Yoksulluk var, ancak bunları gidermenin yolu Türkiye’nin demokratikleşmesinden geçer. Türkiye’de demokratikleşme mücadelesi verilmeden hiçbir ekonomik sorun çözülemez. Kendini aldatma ve kandırma olur. İşte asgari ücret şu kadarken 10 fazlalaşır, 20 fazlalaşır. Gerçek anlamda bütün ekonomik sorunların, toplumsal sorunların, kültürel sorunun çözümünün demokratikleşmeyle olması gerekiyor, buna odaklanmak gerekiyor. Ücret sorununu çözecek, asgari ücret sorunu çözecek, yoksulluğu çözecek, işsizliği çözecek. Hepsi demokratikleşmeyle olur.”

KÜRTLERİN TOPYEKUN MÜCADELESİ GEREKLİ

“AKP-MHP iktidarı, hem Kürt düşmanıdır hem demokrasi düşmanıdır. Kürt düşmanı derken de sadece Bakur içinde Kürtlerin düşmanı değil, dört parçada Kürt halkının düşmanıdır. Demokrasi düşmanı derken sadece Türkiye’deki demokrasi güçlerine düşman değil, bütün Ortadoğu’daki demokrasi güçlerine düşmandır. Demokratik her eyleme düşmandır. Bu nedenle kadınlara düşmandır, çünkü demokrasi dinamiği. Kürtlerin ortak tutum takınması gerekiyor. Bakur’da, Başûr’da Rojava’da, Rojhilat’ta ortak tutum takınması gerekiyor. Bütün Kürtlerin AKP-MHP faşizmini yenilgiye uğratmak için çaba göstermesi gerekiyor. Rojova’da kazanımların güvencede kalıcılaşması, Başûr’daki kazanımların güvencesi, bütün Ortadoğu’da Kürt sorunun çözümünün kalıcılaşması için soykırımcı sömürgeci Türk devletinin ve onun bugünkü temsilcisi AKP-MP faşizminin geriletilmesi, yenilgiye uğratılması gerekiyor. Yoksa hiçbir Kürt kazanımı güvencede değildir. Bunu herkesin bilmesi gerekir. Rojava’nın da bilmesi gerekir, Başûr’un da bilmesi gerekir, bütün Kürtlerin de bilmesi gerekir. Bu açıdan AKP-MHP faşizmine karşı bütün Kürtlerin tutum takınması gerekiyor. Topyekun bir tutum konulması gerekir. Eğer Kürtler bunu anlamıyorsa tarihi bir gaflet içindedir, demektir. Parçalı olduğu için AKP-MHP faşizmine karşı mücadelede zayıflıklar ortaya çıkıyor. Kürtler bir bütün tutum takınsa bu iktidar kısa sürede yıkılır gider. Bu soykırımcı zihniyet yenilgiye uğrar. Rojava da rahatlar, Başûr da rahatlar. Ortadoğu’da bütün Kürtler de rahatlar. Bakur’da da Kürt sorununun demokratik çözümün önü açılır ama bu iktidarın gitmesi gerekiyor.

DEMOKRASİ GÜÇLERİ İLE ORTAK MÜCADELE ÖNEMLİDİR

Bütün demokrasi güçlerinin, bütün Kürt güçlerinin ortak hareket etmesi gibi ortak tutum takınması gerekir. Güçlerini birleştirmesi gerekiyor. Küçük büyük demeden her türlü eylemi yapması gerekiyor. Hem siyasi tutum koyması hem de siyasi tutumun gereği olarak harekete geçilmesi gerekiyor. Bunun kesintili olmaması gerekiyor. Süreklileştirilmesi gerekiyor. Çünkü faşizm diyoruz, yani herhangi bir yanlışlığa karşı, herhangi bir kötülüğe tutum koymuyoruz. Faşizm sürekli saldırıdır. Sürekli kötülüktür. Sürekli zulümdür. Sürekli bir soykırım saldırısı politikasıdır. Bu açıdan demokrasi güçlerinin de Kürt halkının da bütün güçlerini birleştirerek ortak mücadele yürütmesi gerekiyor. Bu yönüyle Kürt halkıyla demokrasi güçlerinin ortak mücadelesi çok çok önemlidir. Sadece Kürtlerin mücadelesiyle olmaz. Türkiye’de de Ortadoğu’da da demokratikleşme bütün halkların mücadelesiyle gelir. Eğer Kürtler, biz sadece kendi mücadelemizle AKP-MHP iktidarını yıkarız, Türkiye’yi demokratikleştiririz, Kürt sorunu çözebiliriz derlerse bu yanılgı olur. Türkiye’deki demokrasi güçleri, Kürt halkı ile ittifak yapmadan Kürt sorununun demokratik çözümünü savunmadan Türkiye’nin demokratikleşeceğini, AKP-MHP iktidarını yenilgiye uğratacağını düşünüyorlarsa bu da bir gaflettir. Dolayısıyla bütünlüklü mücadele edilmesi gerekiyor.

DEMOKRATİKLEŞMEDEN EKONOMİ DÜZELMEZ

Şimdi bir konuya da ben gerçekten burada belirtmek istiyorum. Evet, Türkiye’nin ekonomik sorunları var. Yoksulluk var, ancak bunları gidermenin yolu Türkiye’nin demokratikleşmesinden geçer. Türkiye’de demokratikleşme mücadelesi verilmeden hiçbir ekonomik sorun çözülemez. Kendini aldatma ve kandırma olur. İşte asgari ücret şu kadarken 10 fazlalaşır, 20 fazlalaşır. Gerçek anlamda bütün ekonomik sorunların, toplumsal sorunların, kültürel sorunun çözümünün demokratikleşmeyle olması gerekiyor, buna odaklanmak gerekiyor. Ücret sorununu çözecek, asgari ücret sorunu çözecek, yoksulluğu çözecek, işsizliği çözecek. Hepsi demokratikleşmeyle olur. Siyasal demokratikleşmenin yanında ekonomik demokratikleşme de olması gerekiyor. Ekonomik demokratikleşmenin yolu da siyasal alanda demokratikleşmeden geçiyor. Bu yönüyle AKP-MHP faşist iktidarıyla mücadele ederken esas boyutun siyasal mücadele olması gerekir. Demokratikleşme mücadelesi olması gerekiyor. Yoksa işte AKP’den, iktidardan, devletten ekonomik iyileşme talep etmek gerçekten de oyuna gelmektir. Topyekün ve sürekli bir mücadele olması lazım. Şimdi parçalılık var. Güçler bir bütün olarak AKP üzerine sürülemiyor. Parça parça mücadele var. AKP-MHP’ye karşı mücadele etmeyen çevre yok ama parçalıdır. Ortak olarak güçleri hedefe yöneltilmiyor bu bakımdan da bundan AKP-MHP iktidarı yararlanıyor, kendisini yaşatıyor. Bu yönüyle mücadelenin daha bütünlüklü, daha süratli biçimde geliştirilmesi gerekiyor. İktidar zayıflamış zaten, iktidar zayıfladığı için saldırıyor. Aslında saldırarak kendisine karşı daha geniş çevreleri karşıt hale getiriyor. Her gün, her hafta, her ay AKP karşıtları çoğalıyor. Bunları işte bir araya getirip mücadele içine çekmek lazım. Bu bakımdan en geniş demokrasi güçlerini harekete geçirmek lazım. Tabii bazı şeyler var. CHP illa da demokrasi cephesinin içine gelecek. Gelmiyorsa o zaman diğer demokrasi güçlerinin bu mücadeleyi geliştirmesi lazım. CHP’nin muhalefet yapma biçimi, gerçekten de demokrasi güçlerini AKP-MHP’ye odaklayan, hepsini birleştirip üzerine sürülmesini sağlayan bir politika olmadığı gibi bunu engelleyen bir yaklaşım oluyor. Bu açıdan ne kadar aktif olan demokrasi güçleri varsa harekete geçirmek gerekiyor.

KÜRTLERE, AFGANLARIN KÜRDİSTAN’A YERLEŞTİRİLMESİNE KARŞI ÇIKMALI

ABD, Taliban’la bir anlaşma yaptı. Taliban, ABD’ye bazı sözler verdi. Böyle bir çekilme oldu. ABD, ‘ben çekileyim Taliban’la Çin, İran ve Rusya uğraşsın’ diyor. Taliban’ın buralardaki İslam toplulukları etkileyebileceği, onlara sorun yaratabileceğini düşünerek böyle bir şekilde plan yaptı. Zaten Taliban’ı ortaya çıkaran ABD’dir. Elbette Taliban, hemen İran’a, Rusya’ya ve Çin’e sorun çıkarmaz. İktidarını pekiştirmek isteyecektir fakat Taliban’ın varlığı etkileyecektir. İdlib’de Türk devletinin beslediği çeteler bayram yaptılar, birçok yerde böyle bir motivasyon ortaya çıkacak. Orada istikrarın kısa sürede sağlanacağı zaten beklenemez. Afganistan etrafındaki güçler, esas olarak ABD karşıtı olan güçler. İstediği gibi olmuyorsa o zaman başkalarına sorunu olsun, deyip çekildi.

Taliban’ın propagandasını şimdi AKP yapıyor, Erdoğan yapıyor. DAİŞ’e de zemin sunan Erdoğan’dır, Türkiye’dir. El Kaide’ye de El Nusra’ya da böyle sapkın düşünceli kesimlere zemin sunan AKP iktidarıdır, Erdoğan’dır. Bunu söylerken gerçekten İslam’a inanan, siyasi ve toplumsal olarak bu konuda düşünce sahibi olan, böyle bir yaşamı hedefleyen kesimleri kastetmiyorum. Ben hepsinin hamisiyim, yani çetelerin hamisi olduğunu söylüyor. Bu yönüyle Taliban’la ilişkisi de gerçekten böyle. Yaralanmak istiyor ve yararlanırken de bu tür eğilimleri okşuyor, teşvik ediyor. Bunu herkesin görmesi gerekiyor. Tabii umduğunu bulamadı. Orada havaalanını koruyacaktı, havaalanını korurken ABD para verecekti ama olmadı. Şimdi de havaalanını işleteyim, diyor. İlla bir şey koparacak, çakal yani. Belki eroin kaçakçılığı yapacak.

Öte yandan mülteciler gelecek. O mültecilerden yararlanacak. Mülteciler üzerinden Avrupa’ya şantaj yaparak para koparmaya çalışacak. Burada şunu belirtmek istiyorum. Mülteciler gelecek. Bu mültecileri nereye yerleştirecek? Hemen Kürdistan’a yerleştirecek. Bunu Kürtler kabul etmemeli. Evet, mülteci karşıtlığı yapamayız ama gelip oraya yerleşmemeliler. Demografik değişiminin aracı olmamalı Afganlar. Bu bakımdan bütün Kürtler karşı çıkmalı. Bütün Kürtler derken sadece HDP oy veren değil, AKP’ye oy veren, CHP’ye oy veren, İYİ Parti’ye oy veren, başka Kürt partilere oy veren varsa hepsi bu politikaya karşı çıkmalı, Afganların Kürdistan’ı yerleştirmesini kabul etmemeli.

AFGANİSTAN İÇİN DE ÇÖZÜM DEMOKRATİK ULUSTUR

Şimdi Afganistan’da yaşananlar şunu gösterdi. Afganistan işte Taliban gibi örgütlerle, iktidarlarla istikrara kavuşamaz. Daha önceki benzer iktidarlarla istikrara kavuşamaz. Modernist işbirlikçi güçlerle; ABD, Avrupa’nın uzantısı olan siyasi güçlerle de Afganistan istikrar kazanamaz. Afganistan’ın sosyal, kültürel, tarihsel yapısına uygun, bir siyasi anlayışın ortaya çıkması lazım. Bir siyasi yaklaşım ortaya çıkması lazım. Bu da demokratik ulustur. Önder Apo’nun çizgisidir. Bugün Ortadoğu’daki bütün sorunları çözebilecek paradigmadır. DAİŞ’in Araplara ne çektirdiği ortada, El Kaide’nin ne getirdiği ortada, El Nusra’nın ne yaptığı ortada. İhvan-ı Müslimin Araplar için ne sonuçlar getirdiği ortada. Daha önce Arap milliyetçiliği vardı. Arap milliyetçiliğinin Araplara kazandırdığı hiçbir şey olmadığı ortada. Bu yönüyle Önder Apo’nun demokratik ulus paradigmasına ihtiyaç var. Ortadoğu kültürüne, tarihselliğine dayanan; buranın inancını, kültürünü benimseyen ama bunu demokratik temelde özümseyen bir çizgiye ihtiyaç var. Bu öyle dincilik ve milliyetçilikle olamaz. Bu demokratik ulus anlayışla olur. Önderlik, ‘Demokratik İslam’ dedi, buranın kültürel değerlerini tanımlamak açısından. Afganistan da ancak bu yaklaşımla çözülebilir. Bunun dışındaki her yaklaşım Afganistan’da sorun yaratır, istikrarsızlık demektir. Bu tür çatışmalar sürmesi demektir. Afganistan’da 4-5 tane halk var. Sadece Sünnileri yok. Şiiler de var. Şimdi böyle çok kültürlü, çok inançlı bir Afganistan’da istikrar, ancak Önder Apo’nun kadın özgürlükçü, demokratik ekolojik toplum paradigması ile olabilir. Bu her geçen gün daha da iyi anlaşılıyor. Bu bakımdan biz Afganistan’da mevcut Taliban anlayışının istikrar sağlayacağını düşünmüyoruz. Belki bir dönem baskı yapar. Zorla, baskıyla toplumu susturabilir ama bu anlayışla bu yaklaşımın istikrar getirmesi mümkün değildir.

BEŞAR ESAD’IN SİSTEM AÇIKLAMASI

Biz bu açıklamaları olumlu karşıladık. Biz bu tür açıklamaların teşvik edilmesinden yanayız. Tabii bu tür açıklamalar hemen sorunu çözmez ama önemlidir. Önemli görmek lazım. Bize göre Rojava’daki Kürtlerin, Rojava ve Kuzey-Doğu Suriye yönetiminin, bu açıklamayı teşvik etmesi gerekiyor. Bu önemli bir zemindir. Zaten başka yolu da yok. Sorunlar Suriye içinde çözülecektir. İşte bugün zaten bir model var. Arap, Kürt, Süryani herkesin birleştiği bir model var. Şu andaki mevcut yönetimde böyle bir dönüşüme uğrarsa sorun çözülebilir. Sorun Türkiye’nin desteklediği çetelerle çözülmez. Onların anlaşışıyla çözülmez. Bu yönüyle biz olumlu görüyoruz. Şunun için de olumlu görüyoruz; Hafız Esad Kürtlere gerçekten dostluk besledi. Önder Apo orada 20 yıl kaldı. Kürt halkı örgütlendi. Böyle bir devrim gerçekleşti ama bu devrimin gerçekleşmesinin ideolojik toplumsal zemini, Önder Apo’nun Hafız Esad zamanında kaldığı 20 yıl sürecinde zemini döşendi. Biz Kürtler ile Suriye halklarının, Arap halklarının kardeşçe yaşayacağı inanıyoruz. Biz doğrusunun bu olduğuna inanıyoruz. Bir uzlaşma bulmalıdırlar. Kürtler nasıl ki bugün orada Süryaniler ile Araplarla bir uzlaşma içinde yaşıyorlarsa, ortak olmuşlarsa bu Suriye’nin geneli için de gerçekleşebilir. Biz böyle Kürtlerin kimliğiyle kültürüyle belli bir özerkliğe kavuştuğu bir sistemde böyle bir temelde demokratik Suriye’nin gerçekleşeceğine inanıyoruz. Zaten böyle bir değişim Kürtlerin kimliğiyle, kültürüyle varlığını kabul etme Suriye’nin sınırları içinde zaten doğrudan Suriye’nin değişiminde etkide bulunacaktır. Mevcut rejim de şunu görüyor: 2011 öncesine dönülemez. Dönülse çözüm gelmez. Bu bakımdan biz de rejimin bazı gerçeklerini görerek mevcut Suriye yönetimi gerçekleri görerek kendini değiştirip Kürt halkıyla diğer demokrasi isteyen Arap toplumları, Süryani toplumlarla bir uzlaşma sağlayarak yeni bir süreci yaratacağına inanıyoruz. Umuyoruz bu tür gelişmeler olur.”