Kemal SÖBE
Kürt halkının özgürlük güçleri kahramanca savaşırken, KDP, Kürt inkarcı güçlerine her türlü yardımı yapıp, Kürt halkının kanına girmeye devam ediyor. Kimse, KDP ve Barzanilere, gelin sosyalist olun ve PKK’yle aynı ideolojik çizgiye sahip olun demiyor ama inkarcı güçlerle işbirliğinden uzak durum yeter denmiştir. KDP ve Barzanilerin, Türkiye burjuvazisiyle yaptıkları ticaretin ve ekonomik ilişkilerin hacmi ve büyüklüğü dikkate alındığında, KDP’nin ve Barzanilerin, nasıl bir siyasi çizgiye sahip oldukları ve neden böyle yaptıkları daha net anlaşılır. Güney Kürdistan, Kürt düşmanı zihniyetine sahip olan grup ve çevrelerin kirli işler yaptıkları bir alan haline getirilmiş. Güney Kürdistan’ın da, Bakur gibi işgal edildiğini ve KDP’nin, Barzanilerin bizzat buna izin verdiklerini biliyoruz. Bütün Kürdistan’da, inkarcı zihniyetin dayandığı işbirlikçi kaleler tek tek yıkıldı, kala kala bir KDP-Barzaniler kaldı. İnkarcılar için tek dayanak, KDP ve Barzani ailesidir.
Anlaşılan o ki, KDP ve Barzaniler, Kürt özgürlük güçleri tarafından yapılan uyarı ve ikazları dikkate almıyor ve en azından Kürt halkının ulusal mücadelesine köstek olmayacak bir noktaya gelmek istemiyor, Kürt halkının kanına girmeye devam ediyor. Kürt halkı, artık politikleşmiş örgütlülükte ve ulusal birlikte gelişim göstermiştir. Bütün Kürdistan’da Kürtler ruhta ve yürekte birlik oldular, olmak istiyorlar. Ruhta ve yürekte birlik olma durumu, ulusal mücadelenin başarısı için önemli bir gelişmedir. Yani aslında inkarcı rejimi en çok korkutanda, Kürtlerin bu ulusal birlik olma durumudur. Yüzyıl önce, kısmen Kürtlerin dağınıklığı ve kısmen de işbirlikçiler üzerinde gelişen inkar rejimi, Kürtlerin birlik olmasıyla ve işbirlikçilerin tasfiye edilmesiyle de yok olmakla karşı karşıya geliyor. KDP’nin bir Kürt ulusal partisi olmadığı ve olamayacağı artık tam olarak anlaşılmıştır. Bundan dolayı, KDP’ye inkarcı rejimle, bu işbirlikçiliği bırakın diye çağrıların yapılmasının artık bir anlamı yok ve zaten bu çağrılar, KDP tarafından kulak ardı yapıldı, yapılıyor. KDP, ne söylendiğini umursamıyor bile.
Tek dertleri para ve aile hanedanlığı ve iktidar olanların, ulusal ve toplumsal değerleri umursayacaklarını düşünmüyoruz. KDP, klasik olarak kapitalist sistem içinde bazı demokratik değerlere sahip ve kendi ulusunun kimliğini ve dilini ulusal değerlerini savunan bir ulusal parti bile değildir. Yani KDP kötü anlamda bile bir ulusal parti değildir. KDP ve Barzanilerin, gelinen noktada artık durdurulmaları ve Kürt halkına zarar vermekten alıkonulmaları gerekiyor. Tabi sözümüz bütün peşmerge güçlerine değildir. Peşmerge güçleri içinde ve KDP içinde de bireysel olarak Kürt halkının mücadelesine destek verenler ve KDP’nin bu işbirlikçilikten uzak durması gerektiğini düşünenler ve söyleyenler olabilirler. KDP ve peşmerge güçleri içinde eğer böyleleri varsa, en başta bunların, KDP’nin ve Barzanilerin bu kötü gidişatına dur demeleri gerekiyor. Kürt halkı ne çektiyse bu işbirlikçilikte çekti. Artık ulusal birlik belli ölçülerde bütün parçalarda sağlandı ve güçlü bir ulusal devrimci önderlik oluştu.
İnkarcı rejimin, KDP üzerinden, hayallerini gerçekleştirme hayallerini de, Kürt özgürlük güçleri, büyük direnişlerle kırmıştır. Kürt halkı ulusal demokratik mücadelesini başarmanın ve zafere taşımasının arefesindedir. Bu durum, inkarcı rejimi ve işbirlikçilerini tabi ki telaşlandıracaktır. Biri, asimilasyonla bir ulus yaratmanın peşindedir, biri de Kürt halkının maddi imkan ve değerlerini dünya pazarlarına satıp milyarder olmanın ve saltanat sürdürmenin peşindedir. Barzanilerin, Türkiye’de milyarlarca dolarının olduğu biliniyor. Bazıları da, ” Başur Kürdistan yönetimi, Türkiye üzerinden dünyaya açılıp nefes alıyorlar, iş yapıyorlar, Başur’u ayakta tutmaya çalışıyorlar” diyemezler. Başur yönetiminin dünyaya açılması ve rahat nefes alması için, Kürt ulusal değerlerini canı pahasına savunan gerillaya saldırması mı gerekiyor!? Böyle aptalca bir zihniyet olabilir mi? PKK’nin Başur’da ne işi var diyenler, inkarcı güçlerin Başur’da ne yaptıklarına ve ne işleri olduğuna nasıl cevap verecekler? Başur bölgesel Kürdistan yönetimi mevcut durumda bir tabela ve görüntü yönetimi haline gelmiş.
Başur’un her tarafı inkarcı güçlerin askeri üsleriyle ve istihbaratıyla dolmuşken, bu durum başka türlü nasıl izah edilir, açıklanır? İşbirlikçi ve hain Barzani ailesi, Kürt halkının maddi değerlerini satıp milyarder olsun diye, Türkiye burjuvazisiyle ticari ve ekonomik ilişkileri bozulmasın diye, Kürt halkının özgürlük güçleri Başur’dan çıksınlar ve tasfiye mi olsunlar? Bu nasıl bir düşmanca zihniyet? Başur, Barzanilerin tapulu malı mı? Öyle olsa bile, İnkarcı rejim güçlerinin Başur’da ne işleri olduğunu nasıl açıklayacaklar? Sadece para ve servet yığma hesabı yapan Barzaniler, inkarcı rejimin ve sömürünün Kürdistan’da biteceğini ve kendilerinin de bununla beraber biteceklerini çok iyi biliyorlar. Barzaniler, İnkarcı rejimden, kendilerinin petrolden elde ettikleri milyarlarca doları ve servetlerini Türkiye’de koruma sözünü almış olmalılar ki, bunun karşılığında, inkar rejiminin, Kürt özgürlük güçlerine yönelik yaptıkları operasyon ve saldırılara yardım ediyorlar, destek veriyorlar. Hiçbir ihanet cezasız kalmadı, kalmaz ve başarıya ulaşamaz. KDP’nin ihaneti de, Kürt halkının özgürlük güçlerinin direnişine çarpıp yok olacaktır.