Emperyalizm ve Kürtlere-Önderliklerine yapılan komplolar

0
272

Kemal SÖBE

1. Dünya-paylaşım savaşı Osmanlı’nın sonunu getirmiş, Ortadoğu’da da, emperyalizme bağımlı olan bazı uyduruk ulus devletlerin kurulmasına yol açmıştı. Burada, Kürtlere düşen ise, inkar, imha ve Kürdistan’ın dört parçaya bölünmesi oldu. Osmanlı döneminde bazı sorunlar olduysa da bu, inkara kadar giden ve Kürtleri soykırıma uğratan bir siyaset değildi. Kürtlerin ulus ve kimliksel olarak inkar edilmesi ve soykırıma uğratılması durumu, 1923’de yapılan Lozan Antlaşmasıyla oldu ve 1924’te de fiilen uygulanmaya konuldu. Osmanlı’nın Kürtlerle bir sorunu olmadığı biliniyor. Hatta çok eskilere gidersek, Kürtlerle Osmanlı’nın bazı stratejik konularda önemli müttefik oldukları görülür. Osmanlı’nın, duraklama döneminden sonra, peyder pey toprak kaybetmesi, zayıflamasına yol açmış, son yıllarda da hasta adam olarak anılmaya başlanmış ve yıkılmıştır. Yükselme dönemindeki Osmanlı, yıkılmayı hayal bile etmezdi, çünkü cihan imparatorluğu olarak biliniyordu ya da kendisini öyle görüyorlardı.

Osmanlı’nın hasta olup yıkılması, birçok Osmanlı kadrosunda paniğe yol açmış, korkutmuştur. Üç kıtada at koşturan ve Viyana kapılarına kadar giden, Koskoca bir imparatorluğun bitmesini ve çöküşünü kendi gururlarına yediremiyorlardı. Bütün topraklarını kaybetmesi ve Anadolu’ya sıkışıp kalması, Osmanlı egemenliği altında yaşayan bütün milletlerin, Kürtler hariç, ayrılmaları ve Osmanlı’yı arkadan vurmaları, İttihat Terraki denen kadrolarda büyük bir korku yaratmış bu korku, kurmalarını hayal ettikleri ulus devleti ancak tek bir kimlik ve tek bir milletle ayakta tutabilecekleri tekçi zihniyetine sahip hale getirdi. Çünkü Osmanlı’nın dağılışını çok milletliliğe, çok kimlikliliğe ve çok dilliliğe bağlıyorlardı. Halbuki Osmanlı’yı yıkan, çok uluslu ve çok kimlikli olmak değildi. Öyle olsaydı, Britanya, Çarlık Rusyası ve daha birçok imparatorluk yıkılırdı, dağılırdı. Osmanlı, sanayileşemedi ve birçok yönden gelişemedi, çağın gerisinde kaldı. Osmanlı ekonomisi vergilendirmeye dayalıydı. Yani Osmanlı’nın vergiden başka bir geliri yoktu.

Osmanlı egemenliği altındaki uluslar, Osmanlı egemenliği altından çıktıkça, vergiler sonlandı ve devletin hazinesi zayıfladı. Birçok imparatorluk vergiden beslenirlerdi ama kapitalizmin gelişmesiyle sanayileşenler, güçlerini korudular. Osmanlı gibi gelişemeyenler de gelişen ülkelere borçlandılar, bir süre sonrada tarihe karıştılar. Bir zamanlar, neredeyse Avrupa’nın tamamında vergi alan Osmanlı, başta İngiltere, Fransa ve Almanya olmak üzere, Avrupa ülkelerinde dilenmeye başladı. Kıbrıs’ın doksan bin altın karşılığında, İngiltere’ye satıldığı biliniyor. Avrupa devletlerini ekonomik olarak finanse eden ve kontrol edenlerin Yahudi sermayesi olduğu biliniyor. İngiltere merkezli Yahudi sermayesi, Osmanlı’yı gırtlağa kadar borçlandırmıştı. Filistin’de bir Yahudi devleti kurma karşılığında, Osmanlı’nın borçlarını silmeyi bile Osmanlı’ya teklif etmişlerdi ama Osmanlı bunu gururuna yedirip kabul etmiyor.

Ekonomisi dibe vuran bir devletin ayakta kalmasına imkan yoktur. Güçlü siyaset güçlü ekonomiyle olur. Osmanlı yıkılma sürecine tam girdiğinde, Kürtlerin, bu durumu kabullenmediğini gören İttihat Terakki kadroları, bu durumu, Türk ulus devletini kurmak için kullandılar. Kürtler hem savaşta bedel verdiler hem de soykırıma tabi tutuldular. 1916’da Kürtlerin topraklarının dört parçaya bölünmesiyle ilk komplo Kürtlere karşı yapılmış oldu. Osmanlı’nın etkili olduğu bütün toprakları kaybedenler, en azından Kürtlerin topraklarını elimizde tutalım ve Kürtleri de Türkleştirip bir ulus devlet kuralım dediler ve bu durum günümüze kadar devam ediyor. Çok küçük bir alanda az nüfusla bir ulus devlet kurmalarını gururlarına yediremediler. Kuracakları ulus devlet biraz büyük olmalıydı. Günümüze kadar Kürtlere, Türklüğü dayatmaları bundan dolayıdır.

İttihat Terrakki kadrolarının korku ve panikle cumhuriyeti kurmaları ve Osmanlı gibi her an bölünebiliriz, yıkılabiliriz fobisi yaşamalarını, İngilizler yüzyıllık bir siyaset olarak kullandılar. İttihat Terraki kadrolarında Kürt düşmanlığı bu koşullarda ortaya çıktı ve Kürtlere düşmanlık ve soykırım başladı. Kürtler onlarca yıl soykırım bıçağı altında kurbanlık koyun gibi durdular ta ki PKK kurulana kadar. PKK’nin kuruluşu hem Kürleri ulusal özgürlüğe taşımaktı hem de emperyalizmin bölgede, Kürtlerin yok edilmesi üzerine kurulmuş sistemi ve oynadığı oyunları bozmak ve emperyalizmin defterini dürmekti. PKK büyüdükçe, Kürtler ulusal bilince sahip oldukça, Kürdistan devrimin merkezi olunca, Ortadoğu’nun bundan etkilenmemesine imkan yoktu ve emperyalizm tabi ki darbe yiyecekti. Önder Apo’ya yönelik geliştirilen komplonun altında işte bu gerçeklikler yatmaktadır. Önder Apo, Kürtleri, Türkleri ve Ortadoğu’yu kurtuluşa götürecek bir çizgi geliştirmişti.

Bu çizgi, halkların eşitliğine dayalı Demokratik Uygarlık Çizgisiydi ve emperyalizmin bölgede oynadığı oyunları etkisizleştiriyordu, sömürü ağını parçalıyordu. Komplonun amacı işte bu engeli ortadan kaldırmaktı ve bölgede böl-parçala-yönet siyasetiyle yüzyıl daha ömrünü uzatmaktı. Bu siyasete, PKK büyük darbe indirdi. PKK sadece inkarcı rejime karşı savaşmıyor, arkasındaki emperyalist güçlerle de savaşıyor. Kürtler, komplocu güçlere, gereken mesajları verdiler. Ve yüzyıl önce inkar edildiği gibi, günümüzde de Kürtlerin artık inkar edilemeyeceklerini göstermiş oldular. Komplo tümden ortadan kaldırılmış değil ama önemli oranda etkisizleştirildi. Kürtler bitmediği sürece, PKK daha çok büyüyecek ve Kürtler hem özgürlüğü tadacaklar ve de Ortadoğu’ya da tattıracaklar. Kürtler ve bölge özgürleştikçe, emperyalizmin ve bölgedeki işbirlikçilerinin kurdukları sömürü sistemi yıkılacaktır. Kürdistan’ın jeopolitik önemi ve zenginliklerin üstünde olması, emperyalizmin neden Kürtlere düşmanca yaklaştığını gösteriyor.

Emperyalistler, onlarca yıldır Kürt kartını kullanıyorlar ve bölgede egemenlik sürdürüyorlar. Kürtler artık buna dur dediler. Kürtlere ve önderliklerine, partilerine hınç duymalarının altında bu gerçeklik yatmaktadır. Kürtler, yüzyıl önce, emperyalizmin oyunlarına gelmediler ama Türkler emperyalizmin oyunlarına geldiler ve gereksiz bir bölünme fobisinden dolayı, emperyalizmin kucağına oturdular ve kullanıldılar ve başarıya da ulaşamadılar. Emperyalizm, Kürtlerden hiçbir zaman istediğini alamayacaktır. Çünkü Kürtler daima bölge halklarıyla kardeşlik içinde yaşamayı tercih ettiler. Kürtler emperyalizmle işbirliği yapmadıkları için, emperyalizmin hedefi olup, emperyalizm tarafından kurulan uyduruk ulus devletler tarafından inkar edildiler. Kürtlerin mücadelesi emperyalizmin yüzyıllık oyunlarını deşifre ettikçe, emperyalizmin kirli yüzü ortaya çıktı. Kürtler artık bir dünya sistemi yaratabilecek bir düzeye ulaştılar. Kürtler ulusal özgürlüklerine ulaştıkça, Ortadoğu da böylece özgürleşecek ve emperyalizmin etkisinden çıkacak.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here