Ajan ve kontralığın panzehiri öz savunmadır

0
259

Rohat KORKMAZ

Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’ne karşı faşist Türk devletinin en etkili politikalarından biri ajan ve kontra faaliyetleridir. Kürd’ü Kürd’e kırdırtma faaliyetlerini her dönemde aktif bir şekilde hayata geçirmeye çalışmıştır. Faşist Türk devletinin bu faaliyetleri özel savaş politikalarının başında gelmektedir. Kürt Özgürlük Mücadelesi’ni içten çökertme çabası olarak çok farklı ve kirli yöntemlerle Kürd halkına her türlü saldırıyı meşru görür. Faşist Türk devleti bir düşman gerçeği olarak her şeyi yapabilir ve bu düşmandan her türlü saldırı da beklenir.

Bu düşmanın destekçisi olan ajan ve kontra kişilikler de Kürd halkına karşı en büyük düşman haline geliyorlar. Kürt halkının başına Türk’ten daha Türk, düşmandan daha düşman kesiliyorlar. Devlet gücünü de arkalarından hissedince daha da azgınlaşıp halka her türlü saldırıyı reva görüyorlar. Devlet gücüne sığınıp hep bir ağızdan hakaret ve tehditler savuruyorlar.

Bu kontra kişilikler Kürd halkının yürüttüğü mücadelede bireysel çıkarlarına alan bulamadıkları için, kendi ağalıklarını, komprador yaklaşımlarını yaşatamadıkları için Özgürlük Mücadelesi’ne düşman kesiliyorlar. Kendilerinin oluşturmak istedikleri çarklarını bu mücadelede döndüremeyince düşman ile bir olup faşist Türk devletine taş çıkartırcasına düşman kesiliyorlar. Özellikle son yıllarda AKP-MHP faşizmi ile birlikte tasfiye etme hevesine kapılıp çok cesurca ve açık bir şekilde ahlaksızca Kürd halkına yöneldiler.

Öte yandan yurtsever ailelerden dar, bireysel çıkar peşinde düşkün kişilikler tespit edilip Özgürlük Hareketi’ne karşı kullanılmaktadır. Tespit edilen bu çıkarcı, düşkün kişiler bir anlık kendi zaaflarını yaşamak için Kürd halkının çocuklarını gözünü kırpmadan katletmekte ve adeta düşmanın tetikçisi olmaktadırlar.

Düşmanın seçtiği bu kişilikler tesadüf olmayıp uzun süren takiplerden sonra düşürdüğü bir gerçek. Devletin istihbarat ağları özelde yurtsever kesimin çocuklarını hedef haline getirmeye çalışır. Bu kişilikler rastgele seçilmez, zaaflarından emin olduktan sonra teklif ediliyor. Düşkün kişilerin bireysel yaşam peşinden koşmaları ajan olmalarında çok önemlidir. Cinsel ve maddi düşkünlük onların bu yola girmesinden en önemli noktadır. Bireysel arzusunu yerine getirmek için Kürd halkına ve çocuklarına saldırıyor. Doğalında Kürdler için bu affedilmez ve özrü olmayan bir suçtur.

Soykırım saldırılarına uğrayan Kürd halkının bireyleri, bireysel yaşamlarını toplumsal yaşamın önüne koyma gibi bir hakkı yoktur. Soykırımdan geçirilen aile ve halk gerçeği varken onları katletmeyi göze alıp bir parça düşkünlüğünü yaşamak elbette affedilmez. Ki Özgürlük Hareketi sayesinde Kürtler artık hafızasız da değildir. Bunların hiçbiri unutulmaz bir arşiv konumuna gelmiştir. Kürd halkının beynine unutulmayacak şekilde kazınmıştır.

Bu suça bulaşmış kişiler Kürd tarihinin en kirli, ahlaksız ve vicdan yoksunu kişiliklerdir. Ajanlar Kürd halkı içerisinde kanser hücresi gibidir. Kesilip atılmadığı sürece bu ağ yayılarak devam eder. Burada Öz savunmanın önemi birkez daha ortaya çıkar. Hem düşmanın Kürdistan’da sözcülüğünü yapan kontra kişilikler hem de düşürülmüş ahlaksız bireyler öz savunmanın hedefi haline gelir. Toplumun kendi içerisindeki düşmanın elini kolunu kesmesi ile öz savunma gerçekleşir.  İçteki düşmanı ortadan kaldırmak Kürd halkı için hayati önem taşır. Sokakları temizlemek, mahallenin; mahalleyi temizlemek şehrin temizlenmesi demektir. Bu da kontra ve ajan yapılardan kurtulup düşmanın içten çöktürme planlarını ortadan kaldırmak demektir.

Bunun için öz savunmayı geliştirmek olmazsa olmazdır. Gelişen öz savunma ajanlığa-kontralığa verilecek en güçlü cevaptır. Öz savunma ile toplum içerisindeki kirli yapıları temizlemek toplum özgürlüğüne dair büyük adımlardan olacaktır. Özetle şu denebilir: Ne kadar öz savunma o kadar az ajan ve kontra yapılanma!