Arjîn PÊŞENG
Ölümün reva görülüp sıtmaya razı edilen Kürt halkı. Toprakları için savaştı, başarısı elinden alınıp kimliksizleştirildi, kendi topraklarında sömürgeleştirildi halk olarak. Güç olmasınlar diye farklı devletlerin kirli politikalarına maruz bırakılarak dört parçaya bölündü, toprakları tellerle kirletildi. Farklı dil ve kültürlerle istila edilmek istendi. Fakat kanlı rejim, bunca zulme rağmen bu topraklarda Çiyager Hêvî gibi asil insanların yetişmesine engel olamadı.
Mavinin gökyüzündeki büyüklüğünü, denizdeki derinliğini, yeryüzündeki asaletini gözlerinde taşıyan Çiyager’in bakışları düşmana karşı kinin, öfkenin, bilincin ve intikamın anlam bulmuş halidir. Genç yaşında korkmadı düşmanından, üzerine yürüdü düşmanının. Sistemin kendisine entegre ettiği üniversitelerinde, düşmanın aydın kölesi olmak istemedi ve halkı için, kimliği için mücadele yolunu seçti.
Özgür dağlarda nice yoldaşının yüreğine dokundu. Yoldaşın yoldaşı olma felsefesi ile kaldığı ortamlarda yüceliği nakşetti. Özgürlüğe olan yolculuğunda kendini hep yeniledi ve Önder Apo’yu okudu, anladı, anlamlaştırdı. Şehitlerin mirasını bir borç bildi ve hakkının ödenmesi için kendini mücadeleye adadı, PKK’yi aşkla yaşadı.
Amed’e gitmeden verdiği röportajında büyük bir kahramanlıkla katılacağının sözünü Önderine ve şehit yoldaşlarına karşı vermişti. Gülerken hıçkırışındaki heyecan ruhunun özgürlüğe kavuştuğu an, fedaileşmenin verdiği huzura kavuşma anıydı. Çiyager hazırdı düşmanın üzerine yürümeye, yoldaşlarına komuta etmeye.
Sur da, soysuz düşmanın Önderine, halkına, özgürlük hareketine karşı sürdürdüğü öldürme politikasına karşı mücadele etmeliydi. Bu faşizan, milliyetçi güçlere karşı devrimci halk savaşı ile mücadele edilmesi gerektiği bilincindeydi. Önderliğin devrimci halk savaşı ile sürece karşı nasıl cevap olabileceği konusunda derinleştirmişti kendisini. İnancı ve bağlılığı imkansızlıktan başarı ruhu yaratmış, faşist düşmanın Kürt kalesi olan Sur’un kirletmesine izin vermemiş, kadim Sur şehri komutan Çiyager ve yoldaşlarını güneşin sofrasında ağırlamış, tarihi taşlar bu onurlu direniş karşısında secdeye durmuş ve soysuz düşmanı lanetlemiştir.
Komutan Çiyager ‘son muhteşem olacak’ dedi Amed Surlarında. Çünkü muhteşem başlamıştı ve sonun muhteşem olacağı inancıyla da mücadele etmişti. Çiyager ve yoldaşları için muhteşem olan Önderine, şehitlere olan aşkı ve Kürt halkına, yol arkadaşlarına olan inancıydı.
Nice kana, katliama rağmen faşist rejim Çiyager Hêvî gibi yoldaşların bu topraklarda onurlu bir şekilde yaşamasına engel olamadılar. Çiyagerler onurlarını cellatlarına teslim etmediler ve bu uğurda yapılması gerekeni yaptılar. Kürt halkının özelde Amed’in gençlerinin, kadınlarının Çiyager Hêvî’yi tanımaları, anaların Çiyager gibi bir evlat yetiştirmeleri gerekir. Çünkü Çiyager bir Kürt gencinin dilinin, kültürünün, kimliğinin, onurunun mücadelesidir. Kürt özgürlük mücadelesinin Amed topraklarında onurluca yaşamanın muhteşemliğidir.
Her toprağın kutsamış bir parçası vardır. Sur da Amed’in kıblesidir ve Kürt halkı yönünü Çiyagerlerin kıblesine dönmeli, soysuz düşmana karşı Çiyagerlerin bıraktığı onur ve özgürlük mirasının mücadelesini vermelidir.