KEMAL SÖBE
1 Mayıs direnişleri, insanlık tarihinde kapitalizmin sınırsız sömürü sisteminde bir kırılmanın yaşanıldığı bir dönemi ifade ediyor. İnsanlık tarihi, bir mücadeleler tarihiydi. Sınıflı-devletli sistemler, insanlığın bir çöküş yaşadığı, insani değerlerin yok edildiği, insan türünün kendisine yapabileceği en büyük kötülüktü. İnsan emeğinin sömürülmesi de bu kötülüğün bir bölümü ve aslında en kötüsüydü. Çünkü bütün kötülükler, kaynağını emek hırsızlığından ve emeğin hiçe sayılmasından alıyor. Maddiyatçılık, mevki, makam insan için, hayatın kendisiydi. Bunların dışında, insan, hiçbir değer tanımıyordu. İnsanı insan yapan emeğin gasp edilmesi, emeğin sahibi olan insanı da tanınmaz hele getirmişti. 1 Mayıs direnişini, mücadeleler tarihinde bir dönüm noktası olarak ele alacağız. İnsanlığın direnişleri çok eskilere dayanır.
Bu direnişler, devlet kadar eskidir. Çünkü devlet emeğin gasp edildiği ve özgürlüklerin yok edildiği bir aygıt olma işlevi görüyordu. Önder Apo, sosyalist liderler içinde, devleti en iyi tahlil eden ender liderlerden biridir. Devletin ortaya çıkışı ve tarihten günümüze kadar işlevleri ve oynadığı rol üzerinde derinliğine tahliller yapılmazsa, nasıl bir toplumsal yaşamın ve özgürlüğün olması ve nasıl yaşanılması gerektiği doğru bir şekilde ortaya konmaz. Devlet dışı bir sistem ve insana değer veren, doğal toplumsal yaşamla ancak emeğin kurtuluşu sağlanabilirdi. 1 Mayıs direnişleri, devleti ortadan kaldırmayı hedeflememiştir ancak vahşi kapitalizmin kimi yönlerini törpülemiş, biraz daha iyi şartlarda yaşamanın ekonomik ve siyasi koşullarını ortaya çıkarmıştır.
Günümüzde, sekiz saatlik çalışma, haftada bir gün dinlenme, yılda bir ay izin, sigorta, emeklilik gibi haklar, 1 mayıs direnişinin kazandığı haklardır. Çünkü yüz elli yıl öncesine kadar, çok korkunç bir sömürü vardı. İşçilerin, günde 15-16 saat çok zor koşullarda çalışmaları, işte modern kölelikti. 1 Mayıs direnişleri öncesi koşullarla, günümüzdeki çalışma koşulları ve sahip olunan haklar dikkate alındığında, 1 Mayıs direnişinin büyük bir devrimsel sonuçları olduğu görülür. Ancak sömürü bitmedi ve daha büyük 1 mayıs direnişlerine ihtiyaç olduğu açıktır. Son kırk yıldır, Kurdistan’da ve Türkiye’de yürütülen fiili direnişler, daha iyi şartlarda ve devletin etkisinin sınırlandırıldığı bir toplumsal sistem için gerçekleşiyor. Türkiye’de mevcut rejim, toplumsal direnişlerden hep korkmuş, direnişleri ya engellemeyi yada kontrol altına almaya çalışmıştır. 1 Mayıs 1977’de, İstanbul- Taksim’de, kontrgerilla tarafaında, işçilere yapılan saldırıda onlarca işçi ve emekçi katledildi.
1 Mayıs direnişleri, Türkiye’de hep kavgalı ve yasaklı gerçekleşti. Kürt düşmanı olan bir rejim, herşeye her değere düşmandı. Bu rejime karşı, en büyük mücadele, Kürdistan dağlarında başlayacak, rejim bitme noktasına getirilecekti. PKK, önderliğin yeni paradigma ışığında yürüttüğü mücadeleyle, insanlık düşmanı olan kapitalist sisteme Kurdistan’da en büyük darbeyi vuracak, insan emeğinin kurtuluşunu sağlayacaktır. Kürdistan ve Türkiye’de, halklar yoksulluk içinde kıvranıyorlar. Kürt Özgürlük Gerillası, yürüttüğü mücadeleyle insan toplumunu hak ettiği yere taşıyacaktır. Bütün dünyanın ezilenlerinin gözleri, Kürdistan gerillasının üstündedir. İnsanlık Kürdistan’da direniyor. İnsanlığın doğduğu yer kurtulursa insanlık kurtulacaktır. Kürdistan’da gelişen mücadelenin, 1 Mayıs direnişiyle birleşmesi temelinde Türkiye’de sömürü sistemine ve temsilcisi olan AKP-MHP rejimine ağır bir darbe vurulacaktır. İşçi sınıfı ve halklar, sadece bazı hakları kazanmak için değil emeğin yönetiminide ellerine almalılar. Üretenler yönetirse emek gerçek kurtuşusa ulaşır. Emeğin kurtuluşunun sağlandığı koşullarda özgürlük olur. Şimdiki 1 mayıs direnişleri, sömürü sistemini kökten değiştirebilmelidir.