Ortadoğu’da Emperyalist Savaş Ve Kürtlerin Özgürlük Kavgası

0
173
KEMAL SÖBE
3. Paylaşım/Dünya savaşı Kurdistan merkezli olarak Ortadoğu’da devam ediyor. Arap baharı büyük emperyalist güçlerin bölgeye doğrudan müdahale etmesine ve düşük yoğunluklu bir savaşa yol açtı. Bu kaos durumunu fırsat bilen inkârcı TC, bütün gücüyle Kürt Özgürlük Hareketine ve Kürt halkına, aralıksız saldırmaya ve kendince sonuç almaya çalışıyor. Kürt halkını soykırıma uğratmayı tek hedefi haline getirmiş. Türkiye ile olan ilişki ve çıkarlarından dolayı Kürtlere ve PKK’ye yönelik yapılan her saldırıyı görmezden geliyorlar ve sanki bu dünyada Kürt yokmuş ve yaşamıyormuş gibi davranıyorlar. Kürtler, bölgedeki hesapları ve çıkarları için hep kart olarak görüldüler. Yani bölgedeki hesapları ve çıkarları tehlikeye girdiğinde, Kürtleri sözde hatırlıyorum ve bunu bölge ulus devletlerini kendi tekeline almak ve terbiye etmek için kullanıyorlar ve Irak ve Saddam Hüseyin örneğinde olduğu gibi. Emperyalizminde/kapitalizmde ahlak ve edep olmadığını bilerek hareket etmek ve herhangi bir devletten beklenti içine girmemek gerekiyor. Bazı klasik ulus devletçi Kürtler, Amerika’yı Kürtlerin dostu olarak görüyorlar. Ne kadar da yanlış bir yaklaşım. Yaşanılanlar, pratikte yapılan her şeyin kanıtıdır, aynasıdır. Amerika, Kürtler için ne yapmış ki Kürtlerin dostu olarak görülüyor? Halkın dostları olanlar, Amerika’nın, emperyalist güçlerin halkların dostları olmadıklarını bilirler. Apolitik ve emek/sınıf bilincine sahip olmayanlar insanlığın kurtuluşunun hangi siyasette olduğunu bilmezler ve kendi yüzüne gülen herkesi dost bilirler. Toplumsal siyaseti benimseyen ve toplumsal kurtuluş mücadelesi yürütenler, devletlerin uluslararası siyasetinde dostlukların değil çıkarların esas alınarak yürütüldüğünü bilirler ve ona göre hareket eder, pozisyon alırlar. Kürtler geliştirdikleri mücadelede halklarla birlik geliştiriyor ve devletlerden de bir şey beklemiyorlar. Devletten, devletlerden hak ve adalet bekleyenler devletin kölesi olurlar. Kürtler değil devletten bir hak beklemek devlete karşı mücadele yürütüyorlar. Devletin iyisi olmaz, bütün devletler tahakkümcüdür, egemenlikçidir. Yani bizim devletimiz iyidir, onların devleti kötüdür anlayışı doğru değildir.
TC’nin son dokuz yıldır hiç durmadan topyekûn saldırıya geçmesi, 3. paylaşım savaşının getirmiş olduğu kaosu fırsat olarak görmesindendir. Bu kaos ortamında yaptıklarından kimsenin hesap sormayacağını düşündüğü için hiçbir kural tanımıyor, yasaklı silahları bile kullanıyor. Bu denli ahlaksızca hareket ediyor. Ancak içte büyük bir çürümenin farkında değiller. 1. paylaşım savaşına giren Osmanlı nasıl ki kendi sonunu hazırladıysa, bütün Kürtlere karşı savaş açmasıyla kendi sonunu hazırlıyor. Öyle ya da böyle yüz yıllık TC’nin tekçi yapısı iflasın eşiğine gelmiş bulunmaktadır. Kürtleri inkarda ve soykırımda ısrar etmesi daha büyük tehlikelere yol açabilir. Kürtler demokratik ulus paradigmasını ve halkların kardeşliğini, halkların demokratik konfederalizmini tercih ediyorlar. Bunun hayat bulması için her fedakarlığı yapıyorlar. Değişmemekte ısrara edenlerin tarihe karıştıkları da biliniyor. Kürtlerle barışmayan ve Kürtleri kaybeden bir Türkiye’nin, bir olasılıkla Yugoslavya gibi olması bile mümkündür. Bu 3. paylaşım savaşında örgütlü olan Kürtlerin kazanma şansları oldukça büyüktür. Ancak tehlikelerde mevcuttur. Kürtsüz bir Ortadoğu olmayacaktır. Türkiye son kozlarını oynuyor.  Yüz yıl önce, kadersizliğe mahkûm edilen bir halk, günümüzde kader tayin edecek bir düzeye gelmiş bulunmaktadır. Bölge ulus devletleri, başta T.C. olmak üzere, hala bu realiteyi kabullenemiyorlar.  Kürtleri asimile edememeyi kendine yediremiyor. Kürtlerin kolay lokma olmadıkları artık gördüler. Örgütlü ve politikleşmiş bir halkı yenmek çok zordur. KDP’ye dayanarak sonuç almaya çalışmak siyasi tükenmişliğin belirtisidir.  TC”nin bitiremediği PKK’yi KDP çetelerinin bitirmeye gücü hiç yetmez. PKK’ye saldırmak KDP’nin de sonunu getirir. Kürtlerin artık ihanete ve statüsüzlüğe tahammülleri kalmadı. Kürtler özgürlük mücadelesi yürütürlerken, halklarla dayanışmayı ve birliği esas alıyorlar, kardeşliği önemsiyorlar. Yoksa, şu ya da bu devleti ilişki geliştirmeyi önemsemiyorlar ve bu zaten özgürlüğün doğasına da aykırıdır. Bir halk, özgürlük mücadelesini yürütürken halklarla ilişkilenir devletlerle değil. Devletle ilişkilenenler halkların geleceğini belirleyemezler. Halklarla iç içe olanlar halkların yaşamını kurabilirler. Halkların özgür yaşamını hedeflemeyenlerin gideceği yer devletin iktidar ve zulüm bataklığıdır. Bazıları, PKK devlet istemiyor diyorlar. Doğrudur, PKK devlet istemiyor, bunu hiç gerekli görmüyor. Çünkü özgürlük mücadelesi yürütenler devlete tenezzül etmezler. Özgürlüğe susamış olanlar devlete düşman olurlar. Çünkü devlet özgürlüğe düşmandır.
PKK’ye düşmanlık yapmanın temelinde devlet vardır. PKK, özgürlüğe düşman olan her şeye savaş açmış durumdadır. İşte Ortadoğu’daki savaşın odağında devleti yaşatma var. Ortadoğu’daki savaş aslında devletçi zihniyetle özgürlükçü ideoloji arasındaki savaştır. Özgürlükçü ideolojinin temsilini PKK yapmaktadır. Devleti yaşatmak isteyenlerin hepsi de zaten el birliği yapmışlar, her rolde oynuyorlar. Devlet ilişkilerinde çıkarlar esas alınırken, halklar arasında ise özgürlük esastır. Bu açıdan devlet gerçekliğini ve emperyalizmi iyi tanımak gerekiyor. Emperyalizmin ve devletin olduğu yerde özgürlük ve yaşam olmaz, kan ve yoksulluk olur. PKK, devleti iyi tahlil etmiş ve toplumsal yaşamda yeri olmaması gerektiğini ortaya koymuştur. Devlet toplumun içini oymuştur, çürütmüştür. Kürtler devlete uzak kaldıkları için özgürlüğü kurmada ve yaşamada zorlanmayacaklardır. Bu açıdan, devletimiz olmadı diye üzülmesinler, özgürlüklerini kazanmaya daha çok odaklanmalılar. Halklar için özgürlük en büyük değerdir.  İşte insanlığın kavgası özgürlük ve insanca yaşam kavgasıdır. Kürtler bunun kavgasını yürütüyorlar. Kürtleri iyi anlamak gerekmektedir. Dünyanın ezilen halkları Kürtlerin mücadelelerini hayranlıkla izliyorlar ve kendi kurtuluşlarını bu kavgada görüyorlar. Kadın özgürlük mücadelesi bile, başlı başına bir devrim demektir. Ortadoğu’da kazan kaynıyor ve Kürtler PKK öncülüğünde bu devrim ateşini daha çok büyütüyorlar. Emperyalizmin ve bölge ulus devletlerinin korkusu Kürtlerin özgürlük kavgasıyla inşa edecekleri ve emperyalizmin-devleti defterini dürecekleri korkusudur. Kürt Halk Önderi Öcalan’a yapılan komplo ve Kürtlere yönelik yapılan soykırıma seyirci kalmanın ve destek vermenin nedeni işte budur. Kürtler ve Önder Apo, komploya karşı en büyük intikamı, devleti ret etmeleri ve öz yönetimi geliştirmekle alıyorlar. Bu açıdan, özgürlük ile devleti birbirine karıştırmamak gerekiyor. Bundan dolayı özgürlük devletle değil öz yönetimle gelişir. Emperyalizmin ve devletin panzehiri komünalizmdir. Kürtler bu yaşamın kuruluşuna öncülük ediyorlar. Tabi ki bütün halkların bu kavgada yer almaları gerekmektedir. Çünkü komünalizm bütün halkların ve insanlığın doğal yaşamıdır.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here