KEMAL SÖBE
Başta Kürtler ve dostları olmak üzere, devrimci demokratik çevreler yoğun bir mücadele içine girmiş bulunmaktalar. 2023, İnkar rejiminin, toplumsal mücadele karşısında daha çok zorlandığı ve yenilgi yaşadığı bir yıl oldu. Gerillanın fedai direnişi, işgal güçleri her yönden bozguna uğrattı. Siyasi iflas yaşayan bir rejimin askerî olarakta başarılı olamayacağı bilinen bir gerçektir. Ancak varlığını ve iktidarını kirli özel savaşın devamında arayan AKP/MHP rejimi, kan siyaseti yapmadan yaşayamayacağını çok iyi bildiğinden, var olmaya devam etmek için, kan dökmeye devam etmektedir. Faşizm kansız ve zulümsüz yaşayamaz, ki faşizmin karakteri kan ve zulüm üzerine kuruludur. Elli yıllık modern Kürt Ulusal Devrimci Mücadelesi artık başarı kazanmak ve halkların demokratik birliğini kurmak üzeredir. Faşizm topyekûn savaşa girmişse bilinki sonu yakındır. Son günlerde, Kürt halkının, Önderliğin fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununun demokratik çözümü için eylem başlatmaları, uluslararası alanda büyük ses getiriyor, etkisi büyük oluyor. İnkâr rejimi her yönden köşeye sıkışmış durumda. Ya iç savaş yaşayıp tümden bir bitişi yaşayacak ya da adam gibi demokratik olacak, halkın hizmetine girecek.
Fakirden alıp zengini daha çok zengin etme dönemi bitecek. Türkiye toplumu da, bu fakirliğe ve zulme artık daha fazla sessiz kalmayacak alanlara çıkacaktır. Toplumsal mücadele artık meyvelerini verecek. Sistem sadece kaba askerî güçle ve yalana dayalı olarak yaşıyor. Her alanda mücadele etmek gibi bir zorunluluk var. Yakında yerel seçimler olacak. Bu seçimlerde AKP/MHP rejimini nefes alamaz hale getirmek gerekiyor. Geçen Şubat depremi aslında rejimin çöktüğü gözler önündeydi. Bir kişiyi bile kurtarmaktan aciz bir rejim gerçekliğini bütün Türkiye halkları gördü. Toplumun başına bela olmuş bir rejim var. Türkiye’de toplumun içinde bulunduğu durumu, ağır yaralı olan bir hastaya benzetebiliriz. Bundan dolayı ciddi bir devrimci mücadeleyle bu rejim ortadan kaldırılır, yeni bir düzen inşa edilir. Bu ertelenemez bir durum olmuştur. AKP/ MHP faşizan rejimi var olduğu sürece Türkiye daha çok beter bir duruma düşecektir. Küçük bir sermaye/bürokrat egemen kesim dışında kimse sistemden memnun değildir. Sistemden memnuniyetsizlik had safhaya ulaşmıştır. Bütün mücadele yollarını iyi bir şekilde kullanıp bu rejimi köklü bir şekilde değiştirmekten başka çare bulunmamaktadır. Zamlardan, zulümden şikayetçi olmakla sorunlar çözülmez.
Devletten yardım beklemekle de sorunlar hiç çözülmez. Ki sorunların kaynağı zaten devletin varlığıdır. Kimi çevreler, sürekli bir şikayet içindeler. Şikayetçi olmak sistem gerçekliğini bilmemekten ve çözüm gücü olamamaktan kaynaklanır. Çözümün nerede ve nasıl olacağını bilmeyenler devketi ve resmi mercileri çözümün adresi olarak bilirler. Köle beyinler, devleti toplumsal sorunların çözüm yeri olarak bilirler. Oysaki çözüm ellerimizdedir. Çözüm toplumsal iradenin isyana geçmesindedir. Toplumsal emekle ve iradeyle her soruna çözüm bulunur. Demokrasi dediğimizde toplumsal iradenin ortaya çıkması ve yaşama yön vermesidir. Bu yıl, birçok değişime yol açacak bir yıl olacaktır. Faşizmin baskıları arttıkça toplumun direnişide büyüyecektir. Devrimci mücadele zulmün olduğu koşullarda daha çok gelişim gösterir. Emperyalizmin her paylaşım savaşında halklar daha çok örgütlü hale gelip demokratik değerlere sahip olmuşlardır. Son yıllarda başlayan ve Kurdistan merkezli olarak yürütülen 3. paylaşım savaşında halklar daha çok kazanım sahibi olacaklardır.
Bu sefer, demokratik değişimin merkezi Kurdistan ve Ortadoğu olacak. Kürtler devrimci demokratik değişimin motor gücü olarak en büyük rollerini oynuyorlar. PKK ve Önderlik, bir güneş gibi halkların üstüne doğdu, halkları devlet denen buz dağından kurtarma mücadelesini yürütüyor. Tabi Önderliğin en büyük mücadelesi insanların düşünce dünyasında gerçekleşiyor. Devrimi beyninde yaşayanlar her yeri devrim alanı haline getirebilirler. Gerçek devrim insan kişiliginde başlar, hayata yayılır ve bir yaşam biçimi haline gelir. İktidar ve egemenliği hedefleyen bir devrim halka ait olmaz. Bunlar, geçmiş devrim pratiklerinde sıkça görüldü ve sonuçları korkunç oldu. Bu açıdan devrim sorununu doğru ele almak ve uygulamak gerekiyor. Toplumsal zihniyeti köklü bir şekilde değiştirmek ve yeni bir zihniyet değişimi yaşamak devrimi kendisi olacaktır. Devrim, değişen dönüşen insanın ve toplumun yaşamında ifadeye kavuşur, yaşam biçimi olarak gelişir. Bir yaşam biçimi haline gelmeyen devrim bürokrasinin duvarları arasında yozlaşma yaşar ve karşı devrime dönüşür. Devrimci mücadelede esas alınması gereken kişilik gelişimi ve yeni bir zihniyet şekillenmesi olacaktır. Buda kültür devrimi olarak kendisini gösterir. İnsanlığın çok yönlü zorunlu gelişimine devrim diyoruz. Kurdistan’da Kürt halkının gerçekliğinde bu değişim gözle görülür bir hale geliyor ve Kürtler, bu değişimi çevrelerinede yayıyorlar bir devrimci ışık oluyorlar. Devrimci Kürt Kadını, dünyada bir ilki gerçekleştiriyor diyebiliriz. Kadını özgürleşen bir toplum her gelişimi sağlayabilir. Kürdistan’ın her yeri buram buram devrim kokuyor. Dünya halklarının bundan etkilenmemesi mümkün değildir. Dünya devrimci gençlerinin yüreği Kürdistan’da atıyor. Kürt gençliği harikalar yaratıyor.