YJA Star komutanlarından Şerda Mazlum Gabar, 1 Haziran Atılımı’na ilişkin ANF’ye değerlendirmelerde bulundu. 1 Haziran Atılımı ile birlikte işkenceci ve komplocu güçlere gereken cevabın verildiğini söyleyen Gabar, o dönem Özgürlük Hareketi’nin tamamen tasfiye edilmek istendiğini vurguladı. Saldırının en çok da özgür yaşam çizgisine yönelik olduğuna işaret eden Gabar, aynı yöntemin savaş ve direniş hattında da uygulandığını; amacın PKK militanlarını savaş ve direniş çizgisinden koparmak olduğunu söyledi.
YJA Star komutanlarından Şerda Mazlum Gabar’ın 1 Haziran Atılımı’na ilişkin değerlendirmeleri şöyle:
1 Haziran Atılımı nasıl başladı, böyle bir atılım öncesinde nasıl bir durum yaşanıyordu?
Öncelikle 1 Haziran şehitlerini saygıyla anıyorum. 1 Haziran 2004’te başlayan bu atılımda Kendal Baz, Silav, Seyîd Riza, Viyan, Tekoşîn, Erdal (Engîn Sincer), Reşîd arkadaşlar yer aldı. Aynı zamanda heval Reşîd, devrimci halk savaşının komutanlığını yaptı. Heval Çîçek Botan’ı, yine 1 Haziran ruhuyla bu savaşa katılan diğer yoldaşları, Zap, Avaşîn, Metîna ve Xakurkê’de şehit düşen arkadaşlar şahsında tüm Kurdistan şehitlerini anıyorum, anıları önünde saygıyla eğiliyorum.
1 Haziran Atılımı’nın kararı öyle kolay alınmadı. Bu kararın ilk nedeni Önderliğe yönelik komploydu. 15 Şubat 1999’da yaşanan komplonun ardından komplocu güçleri, bu komplonun devamı olarak Özgürlük Hareketi’ni dağıtmak istedi. Burada komplo güçlerinin hedefi Özgürlük Hareketi içerisinde liberal bir çizgi geliştirmekti. Ayrıca hareketi, başarı ve zafer çizgisinden uzaklaştırmak, harekete olan inancı kırmak ve aynı zamanda “komplodan sonra bittiler” psikolojisiyle her şeye son vermek istediler.
Saldırı en çok da özgür yaşam çizgisine yönelikti. Yine aynı yöntem savaş ve direniş hattında da uygulandı. Örneğin, “Gerilla savaşının zamanı bitti” mantığıyla savaş çizgisiyle oynamak istediler. Çözümün sadece siyasi yöntemle mümkün olduğuna inandırıp, PKK militanlarını savaş ve direniş çizgisinden koparmayı hedeflediler. Genel olarak bu çizgiye tasfiyeci çizgisi denildi ve bu dayatma tasfiyecilerin öncülüğünde gelişti. Bu nedenle tasfiyecilerin ortaya çıkışı o dönem oldu. Tasfiyeciler çok ince yöntemler uyguluyordu. Tasfiyeci güçler, Önderlik yaşamının içini boşaltmak istediler. Önderlik bu durumu hissetti ve ‘Beni seven kadınlar yönünü Botan’a vermelidir’ dedi. Bu yüzden komplocu güçler, Önderliğin örgütün durumundan haberdar olmaması için bilgi almasını engellediler çünkü amaçları Özgürlük Hareketi’ni marjinalleştirmekti.
Bu kadar kaosun yaşandığı bir durumla başa çıkmak için gerçekleşen 1 Haziran Atılımı nasıl gelişti?
Bu süreçte Önderliğin ‘Bir Halkı Savunmak’ isimli savunması birçok şeyi netleştirdi ve mevcut çelişkileri ortandan kaldırdı. Bu savunmada Ortadoğu’daki, Kurdistan’daki durumu ve örgütsel durumu anlatmaktadır. Artık özgürlük çizgisine dair hiçbir şüphemiz kalmamıştı. Bu savunma gerillalar açısından büyük bir aydınlanmaydı. Her gerilla bu savunmayı bir emanet gibi sakladı. Önemli olan gerillaların gerekli mesajı almasıydı. Hangi alanda olursa olsun, gerilla sahasında, PKK’nin askeri sahasında hiçbir zaman çelişkiler olmayacaktır. Bu çizgi her zaman net olacak ve gereken düzeyde halkın ve toplumun değerinin korunmasına öncülük edecektir. Önder Apo’nun fedai çizgisi bu alanda kaçınılmaz kılınacaktır.
Gerilla neden böyle bir görev üstlendi?
Çünkü gerilla, özgür yaşamın garantisidir. Gerilla, Önderliğin ve Kürt halkının yaşam güvencesidir. Eğer gerilla ayakta olursa, tasfiyeci çizgiye karşı kendini savunursa, dağılmanın, kötülüğün, tahribatın önüne geçecektir. “Bir Halkı Savunmak” savunması bundan dolayı çok anlamlı ve özgür yaşam manifestosudur. O dönemde gerilla bu savunmayı okudu, tartıştı ve gerekli sonuçlara vardı. Bugün ve her zaman Önderliğin bu savunmaları okunmalı, tartışılmalıdır. Çünkü bu savunmalar bize özgür yaşamın haritasını göstermektedir. Bilindiği gibi PKK tarihi bir öze sahip, kökleri derin, bazı PKK gerçekleri ve kriterleri hiçbir zaman, hiçbir koşulda değişmez. PKK’nin özünde insanlıkta ısrar var. PKK sosyalist bir hareket ve bunda ısrar ediyor, dolayısıyla mücadele biçiminde değişiklikler olabilir ama PKK’nin yaşam tarzında bir değişiklik olmayacak.
PKK’nin yaşam tarzı yoldaşlık ilişkiler üzerine gelişmiştir, başka türlü ilişkilerin gelişmesi mümkün değildir. PKK’yi diğer hareketlerden ayıran en önemli özelliği yaşam tarzıdır. Yaşamda kötü şeyler olduğunda bu yaşam artık PKK’nin yaşamı değildir. Önderlik bu konuda örnek veriyor, “İlk grupta halkı etkileyen şey, onların yaşam tarzıydı” diyor. Yani PKK’de asıl olan doğru hayatı yaşamaktır. PKK bir yaşam hareketidir. Dolayısıyla uluslararası komplo bu yaşama saldırmak için gelişti. Komplocu güçleri Önderliği hiçbir şekilde sistem yaşamına sürükleyemediklerini gördükten sonra Önder Apo’ya saldırdılar.
Bu saldırılar bugün de devam ediyor. Bugün bile Önder Apo’nun tek bir sözünün dışarıya çıkmasına izin vermiyorlar. Başta da söylediğim gibi 1 Haziran Atılımı tasfiyeci güçlerin tasfiye edilmesine yönelikti. Tasfiyecilerin hedef ve amaçları bu atılımla birlikte boşa çıkarıldı. Askeri atılım olarak biliniyor. Yani öyle görünüyor ama temelde liberalizm çizgisine karşı Apocu çizginin ideolojik bir müdahalesiydi. Yine Kurdistan dağlarında 1 Haziran Atılımı, Özgürlük Hareketi gerillalarının düzeyini ortaya çıkardı, Apocu çizgiyi her yerde yeniden egemen kıldı ve etkili bir şekilde öne çıkardı. Bu yüzden 1 Haziran Atılımı çok önemlidir.
1 Haziran Atılımı’nın sonuçları ne oldu?
Heval Erdal bu hareketin büyük öncülerinden biriydi. Tekoşîn yoldaş ve Seyîd Rıza yoldaş Dersim alanına tekrar gittiler. Bu atılımda onlar da önemli bir görev ve misyonu yerine getirdiler. Silav Koçer yoldaş Sêrt’te eylem yaptı; Bêrîtan gibi işgalcilerin eline düşmemek için kendini şehit etti. Baz yoldaş Eruh’ta, Gabar’da yine büyük bir eylem gerçekleştirdi. Bu yoldaşlarımızı tekrar tekrar anıyoruz. 1 Haziran Hamlesi’nin kazanımları bu yoldaşlarımıza aittir. Şimdi isimlerini sayamadığımız pek çok arkadaşımız bu süreçte öncülük yaptı. Bu dönemde projelerini yenilemeye başladılar, askeri alanda önemli yenilikler yapıldı. Tim tarzı, hareket tarzı bu atılımın sonucunda gelişti. Komploculara karşı en güçlü tepki, örgütsel ve askeri güçlerin güçlendirilmesiydi.
Bu gerçek gün yüzüne çıktı. Ne olursa olsun PKK özünün dışına çıkmayacak, hiçbir güç PKK’yi özünden koparamayacaktır. Ayrıca gerilla, Önderlik çizgisini savunmada daima ısrarcı olacak, savaş ve eylem yapma gücünü hiçbir zaman kaybetmeyecektir. Yine önemli bir sonuç olarak Kuzey Kurdistan bölgelerine dönüş gerçekleşti. 1999’da geri çekilmede bazı alanlar boşaltılmıştı. Bu sırada o alanlar yeniden doldu. Ancak bu sürecin en önemli sonucu devrimci halk savaşıydı. Reşîd ve Çiçek Botan yoldaş, 2010 yılında devrimci halk savaşının öncüleri oldular. Bu, savaşımızın yeni bir aşamasıydı. Xakurkê, Şemzînan, Zagros hattı, Rindîkê, Şitaza, Oremar’da çok büyük eylemler yapıldı. Botan’da Beytüşebap atılımı gerçekleşti. Genel olarak savaş ve mücadele, Kurdistan’ın her tarafında yoğunlaştı. Bu atılım işgalci düşmanda ciddi bir sarsıntıya neden oldu, birçok alan gerillaların kontrolüne girdi.
Bahsettiğiniz gibi en zor durumlar savaşla ve gerillaların devrimci mücadelesiyle aşıldı. Bugün dahi bu savaş ve mücadele devam etmektedir. Hala devam eden savaş ve gerilla mücadelesine ilişkin neler söyleyebilirsiniz?
Biz sadece işgalci Türk devletiyle savaşmıyoruz, aynı zamanda küresel hegemonik güçlerle savaşıyoruz. NATO ordusu tüm imkanlarıyla ve gücüyle bize saldırıyor. Ama artık bunu tüm dünya da görüyor. Savaş esasen İmralı’da yürütülüyor. Bugünkü savaşın merkezi İmralı’dır. İmralı’da çok çetin bir mücadele, çok büyük bir saldırı var. Aynı zamanda Kurdistan’da başta Medya Savunma Alanları olmak üzere Harekete, halka ve Önderliğimize karşı topyekün bir savaş ve tasfiye etme konsepti yürütülüyor. Bu süreç asla hafife alınmamalıdır. Biz savaşımızda ve mücadelemizde ne kadar ısrarcıysak, komplocu güçler de tasfiye planlarında o kadar ısrarcıdır. Bu sıradan bir tehlike değil. Bu nedenle yürütülen direniş de sıradan bir direniş değil.
Gerillalar dört yıldır Kurdistan tünellerinde NATO’nun tekniğine, uzman askerlerine, nükleer ve kimyasal silahlara karşı amansız bir savaş yürütüyor. Gerillaya yönelik saldırıların neden bu kadar büyük olduğunu kendimize sormalıyız. Bugün gerilla, Kürt halkının ve bölgenin özgür yaşamının, özgürlüğünün garantisidir. Eğer halka ve Önderliğimize yönelik bir saldırı olursa gerillalar bunu engellemeye ve intikam almaya hazırdır. Bu saldırılar halkımızın iradesini kırmak amacıyla yapılıyor ancak Rojhat, Erdal, Andok, Serxwebûn, Ekîn, Rûken, Sara, Serhed Giravî, Botan, Zinarîn ve Şoreş Karer yoldaşlarımız bu saldırıları boşa çıkardı.
Düşman 3 yıldır Zap’ta, Amediyê’de Şehit Delil Zagros bölgesinde tıkanmış durumda, çok ağır darbeler aldı ve almaya devam ediyor. Bu, Önder Apo’nun fedai çizgisidir. Şu ana kadar gerillalar bu çizgi temelinde savaşmıştır ve zafer de bu çizgi ile kazanılacaktır. Bu istikrar ve direniş olduğu sürece hiçbir güç PKK’yi ve Kürt halkının iradesini ortadan kaldıramaz. Dolayısıyla PKK, tecrübesiyle, direnişiyle, emeğiyle ve şehitlerin kanıyla bugünlere geldi.