Zilan’ın eyleminin kendisi tanrısal bir eylemdir. Gerçekten nereden bakılırsa, bakılsın bu biçimiyle gerçekleşen eylemler yok denecek kadar azdır. Ama daha da böyle temelleriyle ortaya koymak istersek kadınla yaşamın yolunu açmıştır. Ben kendimi örnek olarak gösterirsem: kadın benden bir şeyler alır götürür. Zayıf kadın bu a-namdan tutalım her rastladığım kadın için geçerli. Bu zayıflığı ile beni boğmak istiyor derim. Halen bu kompleks bende vardır. Bir kadınla yaşamak, derim ki çok sakıncalı, benden birşeyler alıp gö-türebilir. Çünkü zayıf kadın, bütün o kadınlık numaraları ile bu za-yıflığıyla aslında zayıflatmak ister. Veya hani bazıları derler ki, “her erkeğin arkasında bir kadın filan var” evet işte sömürücü erkeğin zalim erkeğin, kadını hiçleştiren erkeğin arkasında böyle bir kadın vardır. Dikkat edin hepsi uysaldır ve erkeğin yardakçısıdır. Pohpoh-lamaktan öteye gitmiyor. Bu sömürü toplumu ortaya çıkarmış, em-peryalizmi, ta kölelikten günümüze kadar baskıcı sistemleri ortaya çıkarmıştır. Şimdi Zilan bu tip kadına da ölümcül darbeyi indiriyor. Burası çok çarpıcı bence. Böyle bir kadın olmak şurda kalsın böyle kadınlıkla da müthiş bir hesaplaşma durumunda. Ve dikkat edelim burada kuru bir intikam kişiliği değil.. Tekrar diyor ki;
“Büyük bir yaşamın sahibi olmak istiyorum!” Bütün bu tarihi kirlenmeleri bu bombayla yakıp yıktıktan sonra, tabii ki özgür kadın için bir imkan ortaya çıkıyor. Şimdi ben bunu daha iyi hissediyorum. Ancak böyle bilinçli ve cesaretli kadınla, insan çok çarpı-cı, en başta konuşabilir, sözleşebilir. Onunla en büyük aşkı da ya-şayabilir. Şunu rahatlıkla söylemek gerekiyor ki, bizim için yaşam eğer kadınla olacaksa -hani yine toplumumuzda bir sözlü olma, nişanlı olma sözcükleri çok işlenir- ben kelimelerden şimdiye kadar korktum. Nişanlı olmak, sözlü olmak, evli olmaktan çok korktum. Ama Zilan tarzıyla bir tanışmayı, bir gerçekleşmeyi yaşadıktan sonra bir sözleşme yapıyorum diyorum. Son dönemlerde bütün kızlarla adeta kendi -tabii andımızı verirken söz bağlılığımızı ortaya koyarken, bir sözleşme yapılım diyorum- bunu şüphesiz kendi basit güdülerimi tatmin etmek için söylemiyorum, bütün kadınlarla yalnız bizim ulusal düzeydeki kadınlıkla değil, mümkünse bütün insanlık özlemi içindeki kadınlarla bir yeni sözleşmeden bahsedi-yorum. Bana göre Zilan kişiliği bunu hakeden bir kişilik. Yeni sözleşmeler kadınla bu temelde olursa bu en güzel bir tarzda olacaktır. Ve hiçbir ayıbı olmayan, hiçbir utancı olmayan ve son derece ya-kıcı çok derin, çok aydınlatıcı bir bilinç ve yine çok sıkı kavrayan bir ruhla bu sözleşme gelişeceğe benziyor.
Şimdi buradaki başta partimiz içinde olmak üzere bizi anlamak isteyen tüm dostlarımıza insanlığa da söylemek istiyorum ki, doğrudur yani Kürdün şimdiye kadar bir sevgiden fazla anlamadığı, bir aşkı yaşamadığı biliniyor. Kocaman Ahmede Xane’nin Mem u Zin’inde bile, aşkın kenarından geçilmemiştir. Bir aşk yerine söylenen bir söylem vardır, onunda sonu dili bile olmayan ayağa bile kalkamayan bir Zin’le yine iki adım bile yol alamayan bir Mem’dir yani, herhangi bir gücü filan yoktur. O büyük aşk klasiğinde, des-tanında bile aşkın kenarından bile geçilmiyor. Daha sonraki 300 yılı gözönüne getirdiğimizde artık sözü de edilmez olur. Bir tek sözcükle, güzel bir sevgi üzerine hiçkimse bir şey yazamaz olur. Şimdi bizim burada ne kadar yaratıp yaratmadığımız o kadar önemli değil ama bir iddiamız var. Bir eylemliliğimiz var, yine kadınla bunu yapmaya çalışıyoruz. Kim buna ne ad takarsa taksın. Şimdi ben kendimi ortaya koymuşum, yoldaşlar ortada, etkilendiğimiz ve et-kilediğimiz kızlarımız ortada. Şüphesiz bunlar belki daha fazla benden bir şey bekliyorlar ama bizden biraz gerçekleşen bu kadardır. İsterdim yani çok isteyebildikleri gibi bir insan olmayı, hatta bir er-kek olmayı da bu vesileyle dile getirmek istedim. Bu yılda benim sıkça kullandığım diğer kelime de “erkeği öldürmekti” erkeği öl-dürmek demek, kadın karşısında bir zalimden bir despottan bir tü-keticiden, her bakımdan çirkin konumdan öteye bir durumda ol-mayan erkeği tabii ki öldürmek gerekiyor. Her erkek duymalı, bi-zim içimizdeki özellikle erkekler bilmek zorunda. Kadın karşısındaki böyle erkeklerin konumların ben ne yapacağım? Bu erkeklik zaten elinden de bir şey gelmeyen erkekliktir. Doğru dürüst bir sa-vaşı veremiyor, doğru dürüst bir taktik bile hayata geçiremiyor. Şimdi bu erkeğin uyanan Kürt kızında, Kürt kadınında anlamı ol-mayacağı açıktır. Bir Zilan gibi çok sıradan bir militanımızın bile böyle bir büyüklüğü karşısında bizim erkekliğimizin beş para bile etmeyeceği açıktır. Kaba cinsel güdülerle bir kadına artık yüklen-menin devrinin geçtiğini herkesin bilmesi lazım. Kadın denilen o-layın yaşamsal olduğu, eylemsel olduğu artık bilinmek durumda. Burada dolayısıyla biraz daha açık sözlü olmak kadar daha eşitliğe ve özgürlüğe yakın bir konuma kendini taşırmak önemlidir. Başka türlü kadınla buluşmak kadınla söyleşmek mümkün değildir. Varsa saygı varsa bir büyüklük, tutarlılık kesin bunun gereklerini erkeğimiz yerine getirirse bizde bir kadını bulabilir. Neden bu kadın bize bu kadar yaklaşım gösteriyor. Neden bu kadar büyük bağlı, erkeklerimiz genellikle kıskanç. Şimdi bu kadar büyük bağlılıklar bile benim için hiçbir sorun değil. Yani bir kadın olmak için o kadar başlık parasından tutalım -ki toplumda bu böyle bizde ise yetkiye sığınmak, gücünü göstermek- hayır bu yaklaşımlarla bir kadını ka-zanamazsınız. Bir kadını kazanmanın yolu biraz Zilan’ın kendini değerlendirdiği biçimde olur.
Şimdi burada dikkat edin bu kızla benim herhangi bir ta-nışmışlığım yok, onun madden cins olarak herhangi bir doyurmuş-luğum falan da yoktur, ama en büyük bağlılığını ortaya koyabiliyor. Burası çok önemlidir. Bir erkeğin bir kadın için nasıl olması gerektiğini ortaya koymaya çalışıyor. Eğer sizde biraz böyle olabilirseniz bir kadının nasıl bağlanabileceği, sadece bağlanmakta değil, nasıl kahraman olabileceği ortadadır. Şimdi bunu anlamazsanız, kesinlik-le kendinize erkek diyemeyeceksiniz. Belki başka yerde dışımızda diyebilirsiniz ama kendi gerçekliğimizde -ki umarım bunu bütün halkımız içinde de gerçekleştireceğiz- dolayısıyla bu kişiliğe, saygımızın başka tür olabilmesi de mümkün değildir. Ayrıyeten bu da yetmiyor yani yeni olabilmenin -ki ona protipi filan diyor, yeni in-san tipi diyor- bunun bir kadın için ne kadar önemli olduğunu yine ortaya koyuyor. Mümkünse varsa biraz vicdan varsa biraz güç yal-nız bana göre kadın, benim emirlerime benim dayatmalarıma göre kadın değil de kadına göre ben nasıl olabilmeliyim? Şimdi bu soru daha yakıcı olmalıdır, neden bu yanlış olsun neden her yönüyle kadın sana göre olsun, hele iflas etmişliğin fazla yaratıcı olmadan, çirkinliğin ortadayken bir kadın neden sana göre sadece olsun. Bi-raz paran fazla olduğu için mi? Biraz malın mülkün olduğu için mi, biraz kaba gücün olduğu için mi? Tabii bununla herhangi bir sevginin, aşkın yakalanmayacağı açık. Olsa olsa bu tip kişilikler baskıyla ancak kadını yüzyıllarca olduğu gibi kendilerine bağlamak isterler. İşte buna karşı büyük başkaldırı var ve ben buna saygılıyım ve bunun önderliğini de yapmaktan gurur duyuyorum. Böyle kadınla-rın önderi olmaktan da gayet tabii ki büyük bir haz olmanın onlarla böyle olmanın hiçbir ayıbı yoktur. Böyle bir kadın ordulaşmasının en büyük destekçisi olmaktan da gurur duyuyorum. Neden ucuz sözlerle bu değerlendiriliyor ki, böylesine yiğit kadınlar ordusunun bir yardımcısı olmak neden dedikoduya götürsün ki, bu kadınlar ki herbirisi büyük kahraman durumuna gelebiliyor. Pis karılarınız olamadığı için kıskanıyorsanız, o ayrı birşey. Siz de yiğitlik yapın, siz de kadınların istediği bir kişiliği sergileyin bu kadınlar sizin yol-daşlarınız olsun, sizin sözleşmeleriniz, sözlüleriniz olsun ama bu gücü gösteremiyorsanız, bu ülkede tabii ki sizin için kadın olama-yacaktır. Ben gücümü bu temelde daha fazla kullanacağım.
Ben bir intikamcıyım, sen ülkene hiç sahip çıkamayacaksın, sen özgürlük için hiçbir şey yapmayacaksın, sen sözle pratik arasında hiçbir bağlantıyı kurmayacaksın ve bana işte canım kadın is-tiyor, yaşam istiyor diyeceksin, bu olmaz Zilan kişiliğinde bu yerle bir edilmiştir. Ben geçen yılda değerlendirmelerimde bunu açıkça vurguladım ve bunu takip edeceğimi belirttim. Özellikle parti saflarımızda herkes bilmeli ki bu sözler boşuna söylenmemiştir, gerekirse bütün kadınların bağlı olabileceği bir erkek olmayı da be-cereceğim. Onların hem manen ve hiçbir erkeğe bağlı olmayı hissetemeyecekleri kadar çarpıcı da olabileceğim, oluyorum da. Ve ka-dınlar bunu büyük bir coşkuyla karşılıyor da, ama bu yalnız yetmez tabii isterki insan, bütün erkeklerimiz az çok bu temelde kendi yol-daşlarının, kadın yoldaşlarının duygularını, düşüncelerini, kendi kişiliklerinde doğru temsil etsinler, en önemlisi de ülkesiz yaşam olmaz, özgürlüksüz yaşam olmaz, savaşsız yaşam olmaz, başarısız yaşam olmaz, tabii ki dolayısıyla kadın olmaz. Şimdi bunu anlamadıkça Zilan’ı hiçbir biçimde anlayamaz dolayısıyla özgür militan kadını da anlamak olmaz. Ve yaşayamazsınız. Acaba var mı kadınla yaşamak isteyenler diye soruyorum? Bütün erkeklerimize veya parti içindeki yoldaşlara keşke olabilse, keşke bir kadını sevebilseniz. Keşke biraz bu anlamda yüreğiniz vicdanınız olabilse de kişili-ğiniz biraz can bulabilse. Bunun yolunu açmak istiyorum. Ucuz böyle laflarla ileri geri konuşacağına, hakkımızda şöyle böyle de-ğerlendirme yapılacağına bunun yolu açılmak isteniyor, yaşamın yolu açılmak isteniliyor.
Kadın şerefli bir varlık oldukça kutsal bir biçimde büyük değerlerle birlikte yaşanılması gereken bir varlık. Bunun anlamını vermek istiyorum bundan daha değerli yaşama katkı olabilir mi, dolayısıyla varsa yiğitliğiniz, varsa bir erkekliğiniz bu konuda biraz kendinizi göstermekten daha değerli bir çaba olabilir mi? İşte bu son bir yılda bu tip duygu ve düşünceleri çok yönlü geliştirmek is-tedim. Bana göre değeri sadece bir savaşla yıkmıyor, sadece biz dış cephede ne kadar öldürdük demekle övünmüyoruz. Aslında bunlar-dan büyük üzüntü de duyuyoruz. Hiçbir zaman biz savaşı sadistçe ele almadık, şöyle asker vuruyoruz, şöyle hain vuruyoruz deyip zevk duymuyoruz. Yalnız bunlar tamamen yaşamın önünde mutlak bir engel olarak dikildikleri sadece engel olarak dikildikleri için de-ğil bizi an be an imha etmek istedikleri için savaşıyoruz. Yoksa ger-çekten bu dünyada en zor savaşabilecek olan varsa o da benim, ama yaşamın başka yolu yok. Her gün işte çağrı yapıyorum, yine ya-pıyorum; varsa insani bir yöntemle, yani vurmadan, kırıp-dökmeden, öldürmeden bazı insanların bir halkın bazı sorunları var onu tartışarak halledelim diyorum. Ama ortada içte hükümetler gidiyor, hükümetler geliyor , yüreği yok bunların yani büyük vicdansızlar. bir halkın hakkı nedir baskı altındaki insanların özlemi nedir, anlamak bile istemezler, sadece var işte ulusal birlik, bütünlük adın al-tında bir halk yok olsun, bütün insanlar yaşam dışı bırakılsın. Bu kendileri için şereftir biz bu şerefi çok iyi tanıyoruz, tarihte bunun örnekleri çoktur. Şimdi bu savaşı bunun için veriyoruz, yani bu çok haksız, çok körce, çok yıkmaktan imha etmekten başka amacı ol-mayan bu tip zalim güçlerden kendimizi korumak için bu savaşı veriyoruz. Ama asıl savaşımımız bitirilmiş bu yaşamımıza bir an-lam vermek olduğu içindir. Bu cephe en az savaş kadar önemlidir. Biz kabul edilebilinir, sevip sayılabilinir bir yaşamın çerçevesini -ki yaşamda kadınla olacağına, kadın-erkek ilişkilerindeki tutturulması gereken düzeyle birlikte olabileceğine göre, onun üzerine düşünü-yorum. Ve gerçekçi düşünüyorum, onun kadını bizzat karar vere-ceği, tartışabileceği, Zilan kişiliğinde görüldüğü gibi anlam derinli-ğini, duygu derinliğini yakalayabilecek bir biçimde geliştirmeyi dü-şünüyorum. Ve gerekenini yapmaya çalışıyorum, şimdi bu herhalde en doğrusudur, hele bizim toplum içinde bu yerine getirilmesi gere-ken en kutsal görevlerden birisidir. Şimdi benim durumum bu.
Parti Önderliği
Med TV Konuşması
30.06.1997
Devam edecek…