KEMAL SÖBE
Osmanlı’nın fetihçi anlayışı, sanayinin gelişim dönemlerinde ve ulus devletler çağında Osmanlı’nın sonunu getirmişti. Demokratikleşip kendi halklarının refahını geliştirme yerine, güç olma, iktidarını sağlamlaştırma, egemenlik kurma, tekrardan imparatorluk olma hayalleri üç kıtada at koşturmakla övünenleri rezil rusfa etti, beş para etmez duruma düşürdü. Bugün, Türkiye Cumhuriyeti diye bir ülke varsa bu, Kürtlerin büyük emekleri ve katkılarıyla oldu. Ancak yüz yıldır Kürtler zulüm ve soykırım altında yaşıyorlar. Acaba Kürtler, Araplar ve Yunanlılar gibi Osmanlı’yı arkadan vursalardı ve Cumhuriyetin kurulmasına destek olmasalardı, diğer uluslar gibi ayrılsalardı TC diye bir ülke olur muydu? Büyük ihtimalle İzmir ile Kayseri arasında ya da iç Anadolu’da küçük bir Türk ulus devleti/devletçiliği olurdu. Kürtlerin amacı, Türklere bir Türk ulus devleti kurmak değildi, Türklerle Kürtleri temsil eden bir demokratik halklar cumhuriyeti kurmaktı ve kendi ulusal kimlikleriyle varlıklarını sürdürmekti. Türk ulus devletini kuran Türkçüler Kürtlere ihanet ettiler ve bu ihanet halen katmerlenerek devam ediyor. Kürtlerin ulusal statü sahibi olmaları şurada dursun Kürtler kendi aralarında Kürtçe konuştukları zaman saldırıya uğruyorlar öldürülüyorlar. Kürtlere yapılan hainlik ve ihanet hiçbir halka yapılmıyor.
Kürtler soykırım altında yaşıyorlar ama sözde demokratik ve uygar dünya bu zulmü seyrediyor ve kapitalist dünya bundan nemalanıyor. Birde bazı utanmazlar, bizim Kürt kardeşlerimiz diyorlar. Kürtlere düşmanlık yapanlar, Kürtçe konuştukları zaman Kürtlere saldıranlar Kürtlerin kardeşleri değiller, Kürtlerin düşmanlarıdır. Hangi kardeş, bir kardeşe dilini konuştu diye saldırıyor, öldürüyor? Bunun, Türkiye dışında dünyada örneği varmı? Türkiye, eğer bölünürse, bilinki bu ırkçı faşist sürüler yüzünden bölünür. Etrafı denizlerle içide faşistlerle ve cahillerle dolu olan ülke Türkiye’dir. Korkunç bir kara cehalet ve Türkçülük var. Tarihsel Türk kimliğiyle ilgisi olmayan, yapay, ayakları yere basmayan, sözde eğitim kurumları olan okullarda yüzyıldır ırkçı ve Türkçü bir eğitimle insanların beyni felç edildi. Ne mutlu Türküm demekle nasıl mutlu olunuyor? mantıken hala anlamış değilim. Türk lirası, dünyanın en değersiz paraları arasına girdi ve yoksulluk ülkeyi kasıp kavurmaya devam ediyor ama hala ne mutlu Türküm diyene demeye devam ediyorlar. Celal Şengör adlı demokrat bir profesör, Türk halkının kültür seviyesi çok düşük demişti. Yüz yıllık cumhuriyet özgürlük ve demokrasi getirmedi, ırkçı ve Türkçü, faşist bir sürüler topluluğu yarattı.
Türkiye’de, çok küçük bir kesim dışında, kime bakarsanız bakın, vatan millet sakarya, marş ve bayrak zihniyetine sahipler. Bu zihniyet, uzun vadede kendi sahibinin sonunu getirir. Kürtler demokrasi ve özgürlük mücadelesi veriyorlar ama terörist olarak görülüyorlar. Hiç kimse, Türkiye’de neden yoksulluk var ve zamlar her ay neden oluyor ve enformasyon neden çok yüksektir? diye sorgulamıyorlar. Her gün, onlarca uçak, İHA/SİHA, Kürtlerin üstüne, bombalar yağdırıyor. Her gün, on milyon dolar para Kürtlere karşı yürütülen bu soykırım savaşına harcanıyor. İşte Türkiye’deki yoksulluğun, zamların ve pahalılığın ana nedeni budur. Ama Türkçülere, faşistle sorsan, güvenlik güçleri teröre karşı mücadele ediyor diyorlar. Kürtlerin diğer adı terörist oldu. Kürdistan teröristan olarak görülüyor. Kürtler, demokrasi ve özgürlük mücadelesi yürüttükleri için, sorunun ideolojik bir mücadele sorunu olmasından çıkmamasına dikkat ediyorlar. Aksi halde, sorun Filistin/İsrail arasındaki sorun gibi, kör sokak kavgasına dönüşürse bundan Türkler ya da, kendilerine Türk diyen devşirme sürüleri zarar görür. Kürtlerin kaybedecekleri birşeyleri yok ama bu gidiş böyle devam ederse Türkiye’nin geleceği tehlikeye girer.
Son yüzyılda, bindiği dalı kesen bir nesil yetiştirildi. Demokrasiyi, özgürlüğü, insan haklarını, adaleti bilmeyen bir sürü kitle yaratıldı. Demokratik değerlere sahip olmayanlar kendilerine ve çevrelerine zarar verirler. Türkiye’de Türk toplum gerçekliği budur. Kendine yabancılaşma yaşayan, insani değerleri bilmeyen ucube bir toplum gerçekliği var. Yönetenlerin her söylediğine inanan ve alkışlayan bir toplum için nasıl bir tanım yapılır? Zam oluyor, dış güçler yapıyor, enflasyon yükseliyor, dış güçler yapıyor, yoksulluk ülkeyi kasıp kavuruyor, dış güçler yapıyor, döviz yükseliyor, dış güçler yapıyor, öylemi? Peki iktidar ve hükümet ne yapıyor? Sizi kandırıp, sarayda keyif yapıyorlar. Birisine birşeyler anlatsan, ülke gerçekliğini dile getiren, biraz uyansa, bu sefer, bizi kandırdılar, diyor. İnsanlar akılsız olurlarsa kandırılırlar. Türkiye’de Türk toplum gerçekliği, mevcut rejimin etkisini derdinden yaşayan bir gerçekliktir. Bir taraftan zamlardan ve yoksulluktan şikayetçi ol, ama bunun nedenini bilme. Kapitalizm ve ulus devlet rejimi insanların beyninin esir alındığı rejimdir. Her ülkede devlet var ama Türkiye’de devlet toplumu çok kolayca etki altına alabiliyor. Devlete, hükümete, rejime, kapitalist düzen partilerine körü körüne bağlı olan apolitik ve beyni linç edilmiş bir toplum gerçekliği var. Türkiye’de, çok köklü bir sosyal ve kültürel devrime ihtiyaç var. Yüz yıldır, Türkiye’yi karanlık ruhlar yönetiyor. Kürtler, demokrasi ve özgürlük mücadelesini Türkiye aydın bir ülke olsun diye yürütüyorlar. Kürtlerin değerini bilmeyenlerin sonu karanlığa çıkar.