Sîdem LÎSA
Denilir ki ana rahminden doğan insan bedeni ayak bastığı toprağın içindeki maden minerallerden, örneğin demir miktarından aynı oranı alır. Yani sen ben diğeri hangi coğrafya ve ülkede dünyaya gelmiş ve büyümüş isek toprağımıza benzeriz. O toprağın, ülkenin geçmişine özeliklerine karakterine ters düşüldüğü oranda yalan, hile, entrika, kültürsüzlük, sahtelik diz boyu olur. Öyle ki insandan insana dair çok az özellik bırakır, bedeni insan, özü canavara benzeyen bir varlığa dönüşür. Bu tanımı gözlerinde canlandırmaya çalıştığında Kürdistan dağlarına bomba ve kimyasal yağdıran, sokaklarını işkenceye çeviren, yer altı ve yer üstü tüm zenginliğini türk milliyetçiliğine peşkeş çeken Türk devletine devletimiz diyen Narinin ailesini görebilirsin mesela.
Ülke ve toprağından kopan insanın, huysuzlandığı da dillendirilir çoğunlukla. Kürdistan’dan Avrupa ve metropollere giden birçok insan zenginleşse de mutlu olamadığını ve hep hemen bir yerde yaşamlarının odak noktalarında eksiklik hissettiklerini duymuş, görmüşüzdür.
Narinin öldürülmesiyle ne alakası mı var. Durun işte tam bu sebeple Narin öldürüldü ve tam da bu sebeple katiller bulunamıyor. Size katilin kim olduğunu söyleyeceğim. Bir kısım cevap sosyolojik psikolojik coğrafi ve sistemseldir elbette.
Çoğunlukta Türkiye, bir kısım da Kürdistan’ da yılda on üç bin çocuğun kaybedildiği ve gelişen çağ koşullarında bunun istatistiğinin çıkarılmasının tehlikesinin fark edilmesi ile 2019 yılından itibaren açıklamaların durdurulduğu bir yer burası.
Peki bugüne kadar yüzlerce çocuk kayboldu Erdoğan hangisi üzerinde konuştu hatırlayanınız var mı? İktidar medyası katledilen veya kaybolan kimin için bu kadar canlı yayın yaptı. Gülistan için bunu duydunuz mu örneğin. Bir kısım bilinçli kimi de iyi niyetinden yaratılmak istenen bu karmaşayı ‘Narini arıyor’ başlığı altında işleyerek gerçeği gizledi. Sorular çoktur ama birine odaklanalım biz. Katil kim? Amca mı, anası mı, Nevzat mı, ‘aile dostumuz bilmemiz gerekeni bazen söylememeliyiz’ diyen cehennem zebanisi Ensarioğlu mu? Kim? Ve katil niye bulunamıyor. Büyük ihtimalle kamuoyunun gündeminden zamanla düşürülecek şok gündemler kısmen çıkacak, en son Nevzat katil olacak ve katiller aklanarak adalet yerini bulmuş propgandası yapılarak insanlık ve Kürdistan beton ve mermerle yapılmış Narin mezarında dalgalanan türk bayrağı çağımızın ‘Kürdistan burada meftundur’ sloganı bu kez başka açılardan hayat buldurulmaya çalışılacaktır.
Başa dönelim Amca Salim Güran AKP ile içli dışlıdır. Aslen devletin döl yatağında yetişmiş Hüdaparlıdır. Ensarioğlu’nu mecliste ziyaret etmiş yakın dostudur. Peki Ensarioğlu kimdir ve bu aile ile ilişkisi nereden gelmektedir. En önemlisi de aile nasıl bu kadar düşürülmüştür. Dillerinde devletimiz kelimesi düşmemekte, vatan millet bayrak sevgisi edebiyatını yapmaktadırlar. Kürtlerde adettir. Birinin ölüsü oldu mu çevresi gelip gidenler için yemek hazırlar. Dem partililer köye bunun için gittiğinde jandarmaların yanında Salim Güran onları köyden hakaretlerle kovmuş devletimiz yanımızdadır demişti. Halbuki burası Kürdistan’dır. Türkiye bu ülkede işgalcidir. Namus bizim ülkemizdir Kürdistan’dır. Bizi besleyen büyüten anamızdır. Denilir ki kişiliği en çok bozan yalandır. Peki yalanı gerçekmiş gibi kabul eden dillendiren bu aileden doğruyu söylemesini beklemek cahillik değil midir? Ağrı direnişi ardından ‘hayali Kürdistan burada meftundur’ gerçeğini tarumar eden özgürlük hareketini içten, Kürdistan’ın kalbinden vurmanın adı, köyü burası değil midir? Şeyh Sait direnişinde yetmiş binden fazla insanı katleden, sürgüne gönderen devlet ile içli dışlı olan bu ailenin geçmişinin de bugünün de karanlık ve katil olması doğal değil midir sizce? Ülke ve ulusuna ihanet eden bireyin ailenin köyün veya toplumun çocuğuna, eşine, dostuna samimi olması sevgi beslemesini bekler misiniz siz? Şahsen ben beklemem, hatta bunu aptalca sayarım. İhanetin bu kadar lanetlenmesi nedendir diye soran varsa ona Narin’in ailesini gösterin derim. Ülke ve ulus sevgisini yitirenlerde aşk sevgi dostluk mertlik beklenmez ki. Katil devletin gücüne ve onun parasına tapan birinin veya birilerinin kendi çocuğu olmak üzere kardeşini dostunu akrabasını sevgilisini kısacası her kimse öldürmesi kaybetmesi ve aileden herkesin bu durumu bilmesine rağmen doğal sayması tuhaf mı sizce?
Devlet ilk günden katilin kim olduğunu biliyordu, bilindiği için de Erdoğan en yüksek ağızdan açıklama yaparak bu bilineni bilinmez gibi yapmaya çalıştı. Ensarioğlu’nun Kürdistan’ da ihaneti ve işbirlikçiliği geliştirme görevini üstlendiği bilinen bir husustur ve açıklaması da devletin bu ihanet politikasının korunmasına dönüktü. Mesajı kısa zamanda alındı. Öyle ki jandarmanın ‘Narin için sevindirici haberi yakında vereceğiz’ demesine ve kimi kaynaklarca Narin daha dördüncü gün arazide sağ bulundu denmesine rağmen bu gündemin üstü örtüldü ve bu açıklamayı yapan bir daha devamını getirmedi. Devlet kişileri politikasına kurban eder ama politikayı kişilere kurban etmez. Üstünü örtmek, ihaneti işbirlikçiliği yaygınlaştırmak için gerekçeydi. Narini öldüren ülke, ulus ihanetiydi. Katil devlete, devletimiz diyen anlayıştı. Yurtseverlik demek, düşmana karşı mücadele demek tüm vahşet ve insanlık dışı yöntemlere karşı her şeyden önce, onurlu insan olarak kalmayı bilmek demektir. Kürdistan bizim ülkemizdir, yer altı yer üstü tüm zenginliği türkler tarafından çalınıyor. Buna karşı gencecik bedenler bu gerçeği savunmak için canlarından olurken büyük gerçekliklere ihaneti ardından kendi çocukları öldürülmüş olmasına rağmen gizleyen kirli bir aileden insanlık beklemek beyhudedir. Kısacası katil, ihanettir. İhaneti geliştiren Türk devletidir. İnsanlığını onurunu yitirmek istemeyenler ancak ve ancak ülke, ulus bilinç ve hakikatine sahip çıkarak varoluşlarını gerçekleştirebilirler.