KEMAL SÖBE
Önder Apo tarafından, İmralı heyeti kanalıyla beklenen açıklama yapıldı ve yüzlerce basın kuruluşu ve gazeteci tarafından izlendi. Tarihi çağrı, şiddeti sonlandırmak, demokratik siyaset kanalları açmak, Kürt sorununun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi ve bütün sorunların çözümü için büyük bir manifesto niteliğindedir. Aslında bu çağrılar 32 yıldır çeşitli şekillerde yapılıyor ve defalarca ateşkes ilanları yapıldı ancak karşı taraf bir türlü demokratik çözüme yanaşmadığı gibi, Kürt halkını soykırıma uğratmak için, inkâr ve imha savaşını daha özel bir kirli savaş haline getirmiştir. Kürt halkıyla bütünleşmiş bir Özgürlük Hareketinin ancak Kürt halkına karşı topyekûn bir kirli özel savaş yürütmekle birlikte öleceğini düşünen özel savaş aygıtı her türlü kirli savaşı ve uluslararası yasaları çiğneyerek, yasaklı silahlarla saldırarak Kürt halkının özgürlük mücadelesini bitirmeyi hedefliyor. Kürt halkının özgürlük mücadelesi bitmek şurada dursun daha çok güçlenerek gelişim gösteriyor.
Ortadoğu’da gelişen emperyalist savaşın fiili olarak Türkiye’ye sıçramasından korkan devlet aklı ve AKP MHP faşizan rejimi, çareyi sorunu çözecekmiş gibi görünüp, içinde bulunduğu siyasi kriz ve çıkmazı aşmak ve kirli özel savaşla yapamadığını sahte siyasi yöntemlerle yapmaya çalışıyor. Kürt sorununu çözmede ciddi ve samimi olanlar, öncelikle kirli özel savaş yöntemlerini ve askeri, siyasi operasyonlara son verirler. Ve tabiki Önder Apo’ya ve PKK’ye saygılı bir üslup ve dil kullanırlar. Devle ait olan ve devletin kontrolünde olan basın ve medya, Önder Apo ve partimiz PKK için terör örgütü demeye devam etmektedirler. Bu ciddiyetsiz bir yaklaşımdır. Her şeyden önce üslup ve dil düzeltilecek. Anlaşılan o ki, devlet aklı Kürt halkının ulusal varlığını kabul etme konusunda hala gerekli olan zihniyet değişimine sahip değildir. Ortadoğu gibi bir yerde, ayakta kalabilmenin, kendini savunabilmenin yolunun silahtan geçtiği ve herkesin daha çok silahlandığı koşullarda silah bırakmasını istemek, Kürtler için mevcut durumda hiç gerçekçi olmaz.
Devlet silah bırakın derken, şartsız gelin teslim olun diyor çünkü devletin kirli özel savaşta daha çok ısrar etmesi bunu gösteriyor. On yıl önce, Önder Apo, yol haritasını çizdi ve ne yapılması gerektiğini açıkça ortaya koydu ve bunun adı Dolmabahçe Mutabakatıydı. Ancak, Kürt düşmanı rejim ve AKP MHP faşizan rejimi ” biz bu yol haritasını kabul edersek Apo ve PKK meşrulaşır” dediler ve masayı devirdiler, sonrada çözüm sürecini PKK ve Öcalan devirdi deyip, hala devam eden kirli özel savaşa start verdiler. Birazda Ortadoğu’da cereyan eden emperyalist 3. dünya Savaşı’nın varlığını fırsat bilerek topyekûn saldırıya geçti belki bu sefer bitiririz diye. Ama hep kendileri bitti ve Türkiye uçurumun kenarına geldi, getirildi. Bu tehlikeyi fark etmelerine rağmen zihniyette bir değişim yok. Değişim için önce gerekli demokratik ortam oluşacak ve silah bırakılacaksada oluşmuş demokratik ortamda bu gerçekleşir. Şartsız, isteksiz, talepsiz silah bırakın demek kuzuyu kurta teslim edin demektir.
Kürt sorununun çözümüne hizmet etmeyen bir adımı PKK asla atmaz, atmayacaktır. Kürtlerin ulusal varlığını yasal ve anayasal olarak kabul edeceksiniz, Kürtçe Kürtlerin resmi eğitim dili olacak, Kürt dili, kimliği, kültürü üzerindeki yasaklar ve baskılar bitecek, yerel yönetimlere özerklik verilecek, Kürdistan toprakları bölgesel olarak kabul edilecek, Kürtler TBMM’de Kürt olarak temsiliyet hakkına sahip olacaklar, kısaca, Türklerin sahip olduğu ulusal haklara Kürtlerde eksiksiz sahip olacaklar. Bütün bunlar kabul edildikten ve uluslararası garantiye kavuştuktan sonra silah konusu tartışılır. Kürdistan bölgesinde Kürtler kendi valilerini, kaymakamlarını, belediye başkanlarını, emniyet müdürlerini Kürtlerden seçecekler. Atamayla Ankara yönetimi Kürdistan’a sömürge valisi ve emniyet müdürü göndermez. Kürtler kendi bölgesinde kendi ulusal yönetimini kendileri seçecekler. Ankara’ya da Kürdistan bölgesinden Kürdistan’ı temsilen milletvekilleri gönderilir, demokratik ulus paradigması ışığında dışarıya karşı üst bir kimlik etrafında Türkiye demokratik ulusu üst kimliği şeklinde ülke yönetilir. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi sadece Kürtler için değil, bütün Türkiye için gereklidir. Koskoca bir ülke tek bir merkezde sarayın keyfine göre yönetilemez. İşte bundan dolayı demokratik çözümün altyapısı oluşmalı, Türkiye demokratik olmalı, Kürt sorunu çözülmeli. Kürtler soykırım kıskancında oldukları sürece kendilerini doğal olarak savunacaklardır. Kimse Kürtlerle oyun oynamaya kalkmasın pişman olurlar. Önder Apo’nun tarihi çağrısına cevap olarak, Kürt sorununun ve Türkiye’nin demokratikleşmesinin çok yönlü ortamı ve koşulları hazırlanmalıdır. Çünkü Önder Apo, PKK ve Kürtler siyasal demokratik çözüme hazırlar.