Halepçe katliamı kanayan bir yaradır

0
38
KEMAL SÖBE
1988 Mart ayında, Kürt kasabı Saddam Hüseyin’in emriyle, Kürdistan’ın Halepçe kasabasına yapmış oldukları kimyasal silah saldırısında, yaşlı, genç ve çocuk olmak üzere, beş bin Kürt insanı zehirlenerek katledildi. Bu kimyasal silahların, demokrasinin ve insan haklarının olduğunun iddia edildiği, Almanya’dan alındığı biliniyor. Irak’ın bu tür silahları yapabilecek kapasitesi ve beyin gücü yoktur. Kürtler söz konusu olunca, dünya kör ve sağır oluyor. Kürtler, Avrupa emperyalizminin, Ortadoğu’yu terbiye etmek için, bir kart-koz olarak görülüyordu. Kürtlerin kart-koz olmaktan çıkması, Avrupa emperyalizminin elinin, bölgede zayıflaması demekti. Bu açıdan, Kürt sorunu çözülmemeliydi, bölgeye demokrasi hakim olmamalıydı, bölge kendi ayakları üzerinde durmamalı ve halklar kardeş olma yerine, birbirlerine düşman olmalıydılar. Emperyalist savaşların hepsine tabiki karşıyız ve halkların kardeşliğini sonuna kadar savunuyoruz.
***
Rusya-Ukrayna savaşında, Ukrayna halkına sözde yardım elini uzatan ve Rusya’yı sert bir dille eleştiren ve yaptırım uygulayan AB ve ABD, Türkiye’nin, İran’ın, Suriye ve Irak’ın, Kürtlere saldırmasına ses çıkarmak neki, destek veriyorlar. Bakur, Rojava ve Güney Kürdistan, Türkiye’nin her gün bombardımanı altındayken, sözde demokrasi cenneti Avrupa nerededir acaba? Kürtler özgürlüğü hak etmiyorlar mı? Kürtlerin kendi kimlik ve kültürleriyle, kendi topraklarında özgürce yaşama hakları yok mu? Mademki Avrupa, demokrasi ve insan hakları havarisi olduğunu söylüyor, buyurun Kürdistan’ın haline bakın bakalım, Kürtlerin durumunu bir görün. Tarihin hiçbir döneminde, başka bir halk, Kürtler gibi bu denli ezilmemiş, yok sayılmamış, emperyalist-kapitalist emellere-çıkarlara kurban edilmemiştir. Ekonomik ve siyasi çıkarlar söz konusu olunca, sözde Avrupa demokrasisi tozlu raflara kaldırılıyor.
***
Bir zaman gelecek, Kürtleri ekonomik ve siyasi çıkarlara kurban edenler, Kürtlerden özür dileyecekler. Kürtler insanlık için mücadele ediyorlar ama gelin görünki, dünyada insanlık bitirilmiş. Kürtler kimseye borçlu değildir ama dünyanın Kürtlere insanlık borcu var. Bir canlı, kendi türüne yapılan saldırıya sessiz kalmaz ve kendi türüne yapılan saldırıya, savunmayla ve karşı saldırıyla cevap verir ve kendi türüne arka çıkar. Bu, tabiatın doğal bir yasasıdır. Ama insan türü, kendi türüne saldırır, yok eder ve yapılan saldırılara seyirci kalır. Kapitalizm ve katı ulus devlet, halkları birbirinden uzaklaştırır, emperyalist savaşlara alet eder, birbirine kırdırır, düşmanlaştırır. Kürtler son yüzyıldır bu kirli siyasetin kurbanı edildiler. Kürtler, kapitalizmi ve katı ulus devleti ret ederek, yeni bir ideolojik çizgi geliştirdi, kapitalizme ve katı ulus devlete alternatif oluşturdu.
***
Çünkü Kurdler, kapitalizmin ve katı ulus devletin dayandığı bütün temelleri deşifre etti, Kürdistan’da yaşayamayacağı bir ideolojik birikim ve yapılanma yarattı. Ortadoğu’daki bütün ulus devletler, emperyalizmin birer icadıdır ve Saddam döneminin Irak’ı, günümüzün Suriyesi, ve İran’ın Avrupa ve Amerika karşıtlığı, emperyalist özü olan bir karşıtlık değildir, bir siyasi rekabetin sonucudur. Kürtleri zehirleyerek öldürenler, Kürtleri inkar edenler olsa olsa zalim olurlar. Türkiye zaten Kürtleri inkar etmede en önde giden bir ülkedir. Türkiye’de Kürt sorunu çözülse, diğer parçalarda Kürt sorununun çözümü çokta zorlayıcı olmaz. Türkiye, Kürtlerin inkarının en katı olduğu ülkelerin başında geliyor. Türkiye’nin inkarda ve soykırımda ısrar etmesi, diğer parçalara hakim olan devletleride cesaretlendiriyor. Bir parçada Kürtlere yapılan saldırı, diğer parçalarda da saldırıya zemin hazırlıyor. Kürdistan’ın dört parçasında, Zaman zaman saldırılar eş zamanlı yapılıyor.
***
 İran, Türkiye, Irak ve Suriye ülkeleri normalde tarihsel olarak çelişkişi, çatışmalı ve hasımlar ama Kürt sorunu söz konusu olunca, birlik oluyorlar, din kardeşliğini de, tarihsel birliktelikleri de, kültürel birliktelikleri de unutuyorlar. İşte bundan dolayı, demokratik ulus paradigması ve halkların kardeşliği ve devletsiz toplum yönetimi diyoruz. Katı ulus devletin ve kapitalizmin olmadığı yerde kardeşlik, barış ve eşitlik olur. Barış ve kardeşlik eşitliğin olduğu yerde olur. Katı ulus devlet ve kapitalizm savaşları, milliyetçiliği tetikler ve dünyayı yaşanılamaz hale getirir. Kapitalist ve katı ulus devlet modelleriyle insanlığın sorunlarına çözüm bulunmaz, nitekim şimdiye kadar bulunamadı. Çözüm, sınırsız, sömürüsüz, savaşsız ve sınıfsız toplum sisteminin yaşamsal hale gelmesidir. Kürtlerin Halepçe’de katledilmeleri ve hala saldırı altında olmaları ve dünyanın her yerinde halkların emperyalist savaşlara kurban edilmeleri bir insanlık ayıbıdır, insanlığın katledilmesidir. Önder Apo’nun geliştirmiş olduğu demokratik ulus paradigması ve özyönetim çizgisi, kapitalizmin ve katı ulus devlet zehirinin panzehiridir ve insanlığın nihai kurtuluş yoludur. Bunun dışındaki yolların hepsi çıkmazdır ve insanlığın katledilmesidir…

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here