Politikada devrimci olmak

0
90

Abdülhamit döneminde Avrupa’ya kaçanlar vardır. Ancak Abdülhamit kısa sürede onları kandırarak tekrar ülkeye dönmelerini sağlar. Bunlara bir gazete kurdurarak onun etrafında ajanlığı yaygınlaştırır ve böylece onları düşürür. Zaten hepsi rahat yaşamaya alışmışlar. Üstelik sıkışmışlar da. Abdülhamit bu durumu tespit eder ve adamlarını gönderir. Bazılarını da direkt İstanbul’a aldırır. Her birine belirli bir maaş da bağlar. Kimilerine de “Siz dergi çıkarın” der. Yani tehlikesizleştirme, onları tatmin edecek oyalanacakları bir iş verir.

Kemal de böyle değil midir? İsyancıların bir kısmını idam ederken , mesela Şeyh Sait’i eder, ama torunlarına büyük çiftlikler teklif eder. Nuri Dersimi’ye de çiftlik vaat ederler. Tabii beni biliyorlar, çiftlik teklif edemezler. Bu nedenle ne diyorlar: “Siyaset yap, ama şu gerillayı kaldır!” Şartları budur. Biz bütün gelişmemizi gerillaya borçlu olduğumuzu biliyoruz. Bunlar bir gerileştirme ve dayatmadır. Bütün partiye dayatılan pişmanlık yasası nedir? Ne anlama gelir? Son çıkarılan tecil yasası nedir? Yeniden bir suç işlersen cezanın iki katını çekersin. Anlamı budur. Yani yaşamın boyunca bu suç korkusu Demoklesin Kılıcı gibi boynunda sallanacak. Adam yaşamı boyunca suçtan kurtulayım derken giderek düzenle bütünleşecektir. Bir de arpalık verir.

Düzenin istediği bir tarzda legal faaliyetler yürütmek bir arpalık verme politikasıdır. Ama diğer yandan gerillayla, partiyle ilişkisi olanlara ise daha ağır bir tarzda şiddetle yönelecek. Devlet politikasının bu yönleri çok açık. TC idama fırsat sunuyor, olanak sunuyor ve bazılarına da maaş veriyor. Bunlarla tatmin olmayanlara ise legal faaliyet yürüttürüyor. Bunun siyasetle ki, adı rehabilitasyondur. Yoksa devletin demokratikleşmesi değildir. Yani bizimde TC’nin bu uygulamalarına demokrasi dememiz istendi.

Bütün bunlar bize dayatıldı, ama tutmadı. TC umduğunu bulamayınca da işte gördüğünüz gibi yoğun bombalama eylemine girişti. Körfez Savaşı’ndan daha beter bir tarzda bize yönelik bombalamaları artırdı.

Son dönemin önemli siyasi gelişmesi nedir? TC’nin gerillayı boşa çıkartma çabalarına karşın, bizim bu alanda biraz daha yoğunlaşarak onların o sahte reformcu yaklaşımlarını kırmak oldu. Yeni politikalar üretecekler, gelişmeler onu gösteriyor. Biz eğer ciddi bir zayıflık emaresi geçirmezsek ve silahlı savaşımımız başta olmak üzere diğer alanlarda taktik başarılar ve üstünlük sağlayamazsak çok açıktır ki canımıza okurlar. Ama başarılı olursak, kulaklarını öne eğip bize gelecekler, “demokratik çözüm” diyecekler. Bu da bir Türk geleneğidir. Gücün yoksa seni sonuna kadar ezer ve en son devrimciyi de iyi bir ajan yapar. Türk tarihi geleneğine bakılırsa bu durum daha iyi görülür.

Politik olamama nedir? Bu belirttiğimiz konular hakkında yeterli yorum gücüne bile ulaşamamadır. İyi niyetli olabilirsiniz, duygusal olabilirsiniz, ama bunları görememek ciddi bir politik yetmezliktir ve bu durum tam olmasa da biraz gelişmeleri önleyen bir husustur. Tabii ki bunları görün, yorumlamak çözümlemek de yetmez, örgüt gücüne dönüştürmek gerekir. Sizin değerlendirme gücünüz zayıf. Değerlendirmeleriniz genellikle soyut, zaman zaman da yanlış oluyor. Örgütleme içinde bu daha iyi görülür. Biz savaş hakkında biraz daha fazla yoğunlaştığımız için bazı sonuçlara ulaşabildik. Sizin pratikten kopukluğunuzu da göz önüne getirdiğimizde meselenin ne kadar açıldığını daha iyi anlarsınız. Arkadaşların zindandaki politikasını şöyle özetlemek mümkündür: Siyaseti çıplak ve can pahasına yapmak. Bu da en yüksek politika yapmak oluyor. Sizde eksik kalan, olayların özünü ve sonuçlarını tam yakalayamama oluyor. Duygusallığı ön plana çıkarıyorsunuz, mesela bazılarınız bir eyleme önce politik yaklaşılır. Ondan sonra edebiyatla bu olaylar beslenir. Bu açıdan şiir yazmayın demiyorum ve fakat siz politik insanlarsınız, olaylara öncelikle böyle yaklaşmanız gerekir. Yavaş yavaş bu politik atmosfer içine giriyorsunuz.

Kürt insanı genelde politika dışıdır. Politikaya örgüt işlerine pek yatkın değildirler. Bırakalım bunu, insani yaşama bile uzak duruyorlar. Bunlar bizim gerçeklerimiz. Bunları size niye anlatıyorum? Çünkü Kürt insanına gideceksiniz. Onların başta politikaya ihtiyaç duyduklarını siz de anlayacaksınız. Politikleşmezseniz, ne kadar iyi niyetli olursanız olun cehenneme gitmekten kurtulamazsınız, salt iyi niyet gerçekten de düzenle bütünleşmeye götürüyor.

Bizde (PKK) olguları değerlendirme, olgularla irtibat geliştirme çok daha farklıdır. Biz de bir olayın genellemesini yanarız, ama olaylardaki içsel bağı, ilintileri bularak yaparız. Yani olayları iç içe ele alıyoruz. Teoriyi pratik olgulardan soyutlarsanız çok tehlikeli yönelişleriniz de söz konusu olabilir.

Benim de burada bir yaşamım var ve bu yaşam parti ile bütünleşmiştir. Benim kendi yaşamımı anlatırsam parti yaşamını anlatmam demektir. Tabii tamamen değil. Büyük oranda benim yaşamım partinin yaşamıdır.

Tekrar belirtmeliyim ki, politika ciddi bir iştir. Çok plan ve tertip ister. Dirayet, olgunluk ve sabır ister. Siz bu gücü göstereceksiniz. Dediklerimizi dikkate almazsanız biz size ne yapalım? Veya siz kendinize ne yapacaksınız? Düzen müthiş örgütlüyor. Kafasını sağa sola vuran aldanır. “PKK’liyim, PKK’yi seviyorum” demek yalnız size değil, kimseye yeterli olmaz. PKK’ye bağlıysan, partiyi, partili yaşamı seviyorsan gereklerini yapmak gerekir. Yoksa hiç bir sonuç alınmaz.

PKK’yle uğraşanlar, saflardan bizi iyi tanıyorlar. Bu ara kendi suçlarının da ne olduğunu anlamışlardır. Bunun bilincindedirler. Sonuç alacakları dönemde ölümcül darbeyi vurmak istiyorlar. Şahin’den Semir’e, Hüseyin’den Fatma’ya kadar bütün devrim kaçkınların, hain tasfiyecilerin kaçış dönemlerine bakın, hepsi de önemli dönemlerimize denk geliyor. Çok ilginçtir, tesadüf olamaz. Biz bunları imha etmek isteseydik, bu işi çoktan bitirirdik. Yüzde bir tutulacak yönleri olsaydı, yüzde birlik dürüst bir yerleri olsaydı, biz oradan tutar geliştirirdik. Beni “Stalin” diye suçluyorlar, ama hiç ilgisi yok. Bizim yaklaşımlarımız bellidir, onların da kime sığındıkları bellidir.

Politika yoğunlaşma olayıdır ve büyük bir sabır gerektirir ve ayrıca politika bir olgunluktur. Ben bir gün bile haddim olmayacak yersiz bir harekette bulunmam, yersiz tek laf etmem. Memursa memura da saygım var. Siyasette bazı önemli hususlarda dikkatli ve esnek olmalıdır. Biz bu temelde bir çok dostumuza da yardım ettik. Belkî onlar farkında olmuyordur, ama bazı ilişkilerden kurtulmalarını sağlıyorduk. Tabii kabadayıca tavırlarla siyaseti yürütmek isteyenler de çıktı, ama iyi biliyorum sonuç alamıyorlardı.

Politikada bazı anlarda insan gırtlağına kadar öfke dolar. Yine de o anda sabrını ve olgunluğunuzu korumanız gerekecek. Benim böyle birçok siyasi ilişkim oldu. Ve en basit memurdan en yüksek mercisine kadar herkes buna saygı duyuyordu.

Dediğim gibi, politikada duygusal ve acıma olmamalıdır. Ben kendi durumumu anlatsam halk oturur ağlar. Fakat buna kesinlikle müsaade etmem. Politikada başarılar kadar zorluklar da olur. Siz de bir süre zorlanabilirsiniz. Hatta biz sizi biraz daha zorlayabiliriz. Bunlar daha güçlü olmanız açısından da gereklidir. Beni çok tahrik ettiler, bir çok oyun oynadılar. Ben çoğuna gülüp geçiyordum. Küfür, hakaret… Bana neler demediler ki, siz ise bir laf için kırk yıl küs kalabilecek kadar alıngan bir duruma düşmüşsünüz. Böyle politikacılık olmaz. Büyük amaçları olanlar da sabırlı olur. Çünkü büyük sabır büyük amaçlar içindir. Size bakıyorum da en basit bir sorunda birbirinize küsüp darılıyorsunuz, protesto ediyorsunuz.

PKK’de politika bağımsız ve halkın kendi gücüne dayanarak yürütülür. Biz bu noktaya büyük çabalar sonucu ulaştık ve tahammül ettik. Şimdi kim kime kızacak, kim kime öfkelenecek? Eğer mesele tasfiyecilikse ben de kızayım, duygusallığa kapılayım, işleri dağıtayım… olur mu!

Bana niye böyle davranamıyorlar. Bir çok kişi, kurum ve kuruluş beni siyasetlerine çekmek istediler. Ama başaramadılar. Yalvar yakar oldular, yine de bir an bile tereddüt geçirmedim. Eğer çizgiyi sahiplenme olmasaydı, kararlı davranılmasaydı hiç birinin güvenliği böyle sağlanamazdı. Ben kendimi pratiğimle kanıtlıyorum. Benim varlığım eşittir örgütlenme, silahlanma, kitleselleşmedir.

Bazıları kendilerini zavallı duruma düşürüyorlarsa ben ne yapayım? Hepsine bundan daha fazla yetki verilmişti. Düşürüyormuş, tahammül edemiyormuş, saptırıyormuş, şimdi bunlar politika mıdır? Disiplinin en çok uygulanması gereken sahada kendine hakim olamazsan politik önder olamazsın ve biz de doğal olarak halkın kaderini sizin elinize vermeyiz. Bizim politikamızda öz denetim öz, disiplin çok daha önemlidir. Son derece açık hususlardan söz ediyorum.

Önderler kolay kolay yetişmez. Başarmak için özü olanlar yüklensinler. Askeri yönetim, ideolojik yönetim, örgütsel yönetim, ulusal yönetim ciddi işlerdir. Ben de dört dörtlük yapıyorum demiyorum, ama hiç değilse tasfiyecilerin önünü tıkıyorum. Ve fakat bu işler tek kişiyle olmaz. Bir parti bunlara öncülük etmelidir. Evet, böyle bir parti de sizin bileşkeniz olacaktır. Parti, kadroların güçlü yanlarının bileşkesidir. Yoksa bireysel zaafların, basit tutkuların bileşkesi değildir.

Stalin’i bugün niye bu kadar çok eleştiriyorlar? Stalin bu tür zayıflıkları görüyor, ama biçip geçiyor. Oysa politik yöntemlerle hal etmesi gerekirdi. Stalin, aslında genelde politik çizgiyi koruyor ve savunuyor, ama yöntemleri kıyamet koparacak kadar bozuk kullanıyor. Biz o hataya düşmedik. Siz olsanız Stalin’den daha tehlikeli bir tarzda sorunları çözerdiniz, yetişme tarzınız bunu yaratırdı. İğne ucu kadar bir fırsat buldunuz mu bunu hemen değerlendirin. Davaya ve halka sahip çıkın.

Dava adamıysan eğer, mezar kadar bir yer buldun mu hemen iyi bir mevzi kaz. Bunlar önemlidir, PKK’de örgüt işleri böyle yürür. Birisi akılsızlık etti mi, sen hemen onu bastıracak akıllıca tavırlar geliştir ve vaziyeti düzelt. Suçlanmayın, insan suçlanacak yaratık değildir. Adam ilkel olabilir, politikleşmemiş olabilir, kendini geliştirmemiş olabilir. Fakat suçlu değildir. O zaman bu insanı eğitmek, onunla ilgilenmek gerekir. Oysa siz tenezzül bile etmiyorsunuz. Aksine karşınızdaki insanı tahrik ediyorsunuz. Böyle politika olmaz.

İnsanın en ince duygularını bile anlayacaksınız. Sorunlara güç getireceksiniz. Amerika’yı, Sovyetleri; onların istihbarat örgütleri olan CIA ve KGB’yi bile aşacaksınız. O gücü göstereceksiniz. “Zavallıyız, Kürt’üz, bu duruma düşmüşüz” demeyeceksiniz. Böyle Kürt’ü biz ne yapalım, el alem ne yapsın? Böyle Kürt’ün sırtına binerler, kulaklarını çekerler ve böyle yürütmeye çalışırlar. Siz bu büyük mücadeleye varsınız değil mi?

Parti Önderliği